VEYSEL ATACAN

  • Resimler
  • Araştırmalar
  • Yazılar
  • Videolar

El-Ğaşiye Suresi

  • Abdülbaki Gölpınarlı

    1-Geldi mi sana her yanı ve herkesi kavrayıp kaplayan o felaketin haberi?

    2-O gün yüzler eğilirler.

    3-Çalışıp çabalarlar, zahmete girip yorulurlar.

    4-Pek kızgın ateşe atılırlar.

    5-Pek ıssı bir suyla suvarılırlar.

    6-Onlara orada yemek olarak ancak zehirli diken var,

    7-Ne besler ve ne doyurur, açlığı defeder.

    8-O gün yüzler, sevinçlidir, neşeye dalar.

    9-Çalıştıklarından hoşnut olurlar.

    10-Yüce cennettedirler.

    11-Orada boş söz duymazlar.

    12-Orada akan bir pınar var.

    13-Orada yükseltilmiş tahtlar.

    14-Ve konmuş sağraklar.

    15-Ve sırasıra konmuş yastıklar.

    16-Yeryer yayılmış döşemeler.

    17-Hala mı bakmazlar deveye, nasıl da yaratılmış?

    18-Ve göğe, nasıl da yüceltilmiş?

    19-Ve dağlara, nasıl da dikilmiş.

    20-Ve yeryüzüne, nasıl da yayılmış?

    21-Artık korkut, öğüt ver, sen, ancak bir korkutucusun, bir öğütçü.

    22-Onlara musallat olmuş biri değilsin.

    23-Ancak kabul etmeyen ve kafir olana gelince.

    24-Artık onu Allah azaplandırır pek büyük bir azapla.

    25-Şüphe yok ki tapımızdır gelecekleri yer.

    26-Sonra da şüphe yok ki hesaplarını görmek, bize düşer.

  • Ali Bulaç

    1-(Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi?

    2-O gün, öyle yüzler vardır ki, 'zillet içinde aşağılanmıştır.'

    3-Çalışmış, boşuna yorulmuştur.

    4-Kızgın bir ateşe yollanırlar.

    5-Kaynar bir kaynaktan içirilirler.

    6-Onlar için (zehirli olan) dari' dikeninden başka bir yiyecek yoktur.

    7-Ne doyurup-semirtir, ne açlıktan korur.

    8-O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde)dirler.

    9-Harcadığı-çabadan dolayı hoşnuttur.

    10-Yüksek bir cennettedir.

    11-Orda anlamsız bir söz işitmez.

    12-Orda 'durmaksızın akan' bir kaynak vardır.

    13-Orda 'yükseklerde kurulmuş, tahtlar da vardır;

    14-Konulmuş (içecek dolu) kaplar,

    15-Dizi dizi yastıklar,

    16-Ve serilmiş yaygılar.

    17-Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı?

    18-Göğe, nasıl yükseltildi?

    19-Dağlara; nasıl oturtulup-kuruldu?

    20-Yere; nasıl yayılıp-döşendi?

    21-Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın.

    22-Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin.

    23-Ancak kim yüz çevirir ve inkar ederse

    24-Allah, onu en büyük azap ile azaplandırır.

    25-Şüphesiz onların dönüşleri Bizedir.

    26-Sonra onları hesaba çekmek de elbette Bize aittir.

  • Diyanet İşleri Başkanlığı

    1-Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?

    2-O gün bir takım yüzler zillete bürünmüştür.

    3-Zor işler altında bitkin düşmüştür.

    4-Yakıcı ateşe yaslanırlar.

    5-Kızgın bir kaynaktan içirilirler.

    6-Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu (kuru) bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.

    7-Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu (kuru) bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.

    8-İnanmış olanların yüzleri, o gün, pırıl pırıldır.

    9-Yaptıklarından hoşnuddurlar.

    10-Yüksek bir cennettedirler.

    11-Orada boş söz işitmezler.

    12-Orada akan kaynak vardır.

    13-Orada, yükseltilmiş tahtlar vardır.

    14-Yerleştirilmiş kaseler,

    15-Sıra sıra yastıklar,

    16-Serilmiş, yumuşak tüylü halılar vardır.

    17-Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?

    18-Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?

    19-Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?

    20-Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?

    21-Sen öğüt ver! Esasen sen sadece bir öğütçüsün.

    22-Sen, onlara zor kullanacak değilsin.

    23-Ama kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.

    24-Ama kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.

    25-Doğrusu onların dönüşü Bize'dir.

    26-Şüphesiz sonra hesaplarını görmek de Bize düşmektedir.

  • Diyanet Vakfı

    1-(Resulüm!) Dehşeti her şeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?

    2-O gün bir takım yüzler zelildir,

    3-Durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur,

    4-Kızgın ateşe girer.

    5-Onlara kaynar su pınarından içirilir.

    6-Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur,

    7-O ise ne besler ne de açlığı giderir.

    8-O gün bir takım yüzler de vardır ki, mutludurlar,

    9-(dünyadaki) çabalarından hoşnut olmuşlardır,

    10-Yüce bir cennettedirler.

    11-Orada boş bir söz işitmezler.

    12-Orada (cennette) devamlı akan bir pınar,

    13-Yükseltilmiş tahtlar,

    14-Konulmuş kadehler,

    15-Sıra sıra dizilmiş yastıklar,

    16-Serilmiş halılar vardır.

    17-(İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına, bakmazlar mı?

    18-Göğe bakmıyorlar mı nasıl yükseltilmiş?

    19-Dağların nasıl dikildiğine, bakmazlar mı?

    20-Yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?

    21-O halde (Resulüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin.

    22-Onların üzerinde bir zorba değilsin.

    23-Ancak yüz çevirir inkar ederse,

    24-İşte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır.

    25-Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir.

    26-Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.

  • Edip Yüksel

    1-Sana o bunaltanın haberi ulaştı mı?

    2-O gün yüzler saygı gösterir.

    3-Çalışmıştır, yorgun düşmüştür.

    4-Kızgın ateşe girerler.

    5-Kaynar bir pınardan içirilirler.

    6-Değersiz bir yiyeceğin dışında bir şeyleri yoktur;

    7-Ne besler, ne de açlığı giderir.

    8-O gün başka yüzler de var ki mutludur.

    9-Yaptıklarından ötürü sevinçlidir.

    10-Yüksek bir cennettedir.

    11-Orada bir saçmalık işitmezler.

    12-Orada akan bir kaynak var.

    13-Orada yüksek mobilyalar var.

    14-Kadehler konulmuş,

    15-Yastıklar dizilmiş,

    16-Ve halılar serilmiştir.

    17-Bakmazlar mı develere, nasıl yaratıldı?

    18-Ve göğe, nasıl yükseltildi?

    19-Ve dağlara, nasıl dikildi?

    20-Ve yere, nasıl döşendi?

    21-Hatırlat, çünkü sen hatırlatıcısın.

    22-Sen onları zorlayacak değilsin.

    23-Fakat kim yüz çevirir ve inkar ederse,

    24-ALLAH onu en büyük ceza ile cezalandırır.

    25-Onların dönüşleri bizedir.

    26-Hesaplarını görmek de bize düşer.

  • Elmalılı Hamdi Yazır

    1-O her şeyi kuşatacak olan Kıyamet'in haberi sana geldi mi?

    2-Yüzler var ki, o gün eğilmiş, zillete düşmüştür.

    3-Çalışmış, yorulmuştur.

    4-Kızışmış bir ateşe girer.

    5-Onlara kızgın bir kaynaktan su verilir.

    6-Onlar için kuru bir dikenden başka yiyecek de yoktur.

    7-O da ne besler, ne de açlığı giderir.

    8-Yüzler de var ki, o gün nimetle mutludur.

    9-Yaptığından hoşnuttur.

    10-Yüksek bir cennettedir.

    11-Orada boş bir söz işitmez.

    12-Orada akan bir kaynak,

    13-Yükseltilmiş divanlar,

    14-Konulmuş kadehler,

    15-Dizilmiş koltuklar, yastıklar,

    16-Serilmiş halılar vardır.

    17-Bakmıyorlar mı o develere, nasıl yaratılmış?

    18-Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiş?

    19-Bakmıyorlar mı dağlara, nasıl dikilmiş?

    20-Yere bakmıyorlar mı, nasıl yayılmış?

    21-Haydi öğüt ver; sen şimdi sırf bir öğütçüsün.

    22-Onların üzerinde bir zorba değilsin.

    23-Ancak kim yüz çevirir ve kâfir olursa,

    24-Allah ona en büyük azap ile azap edecek.

    25-Kuşkusuz onlar döne dolaşa bize gelecekler.

    26-Sonra da bize hesap verecekler.

  • Suat Yıldırım

    1-Gâşiye'nin,dehşeti her tarafı saracak olan o felâketin mahiyeti hakkında elbet sen de bilgi sahibi oldun.

    2-Yüzler vardır o gün yere eğilmiştir, zelildir!

    3-Yorgundur, bitkin mi bitkindir!

    4-Kızgın ateşe girerler.

    5-Susayınca kaynar su kaynayan bir çeşmeden içerler.

    6-Yiyecekleri sadece bir dikenden ibarettir.

    7-Bu diken ne besleyicidir, ne de açlığı giderir.

    8-Ama yüzler vardır, o gün mutludurlar!

    9-Emeklerinin neticesini almadan ötürü gayet memnundurlar.

    10-Pek üstün ve pek muteber bir cennettedirler.

    11-Orada hiç boş söz işitmezler. [19,62; 52,23; 56-25-26]

    12-Orada akan berrak pınarlar...

    13-Orada üstün, kıymetli tahtlar...

    14-Hazırlanmış kadehler...

    15-Dizilmiş koltuklar, yastıklar...

    16-Yayılmış halılar ve döşemeler...

    17-O kâfirler bakıp düşünmezler mi: (Mesela) deve nasıl yaratılmış?

    18-Gök nasıl kurulup uçsuz bucaksız yükseltilmiş? [50,6; 67,3-4]

    19-Dağlar nasıl da yeri tutup, dengeleyen direkler halinde dikilmiş.

    20-Yeryüzü nasıl yayılıp hayata elverişli kılınmış?

    21-İşte böyle... Sen insanları irşada devam et! Zaten senin görevin sadece irşad edip düşündürmektir.

    22-Yoksa sen kimseyi zorlayacak değilsin.

    23-Lâkin kim ki imana sırtını döner ve inkâr eder,

    24-Allah da onu en büyük cezaya çarptırır.

    25-Elbet onların dönüşü Bize olacaktır.

    26-Elbet hesaplarını görmek de Bizim işimiz olacaktır.

  • Süleyman Ateş

    1-(Şiddet ve dehşetiyle her şeyi) Sarıp kaplayacak olan(o felaket)in haberi sana geldi mi?

    2-Yüzler var ki o gün öne düşüktür,

    3-Çalışır, yorulur.

    4-Kızgın ateşe girerler.

    5-Kendilerine kaynamış bir gözeden (su) içirilir.

    6-Onlar için kuru dikenden başka yiyecek de yoktur.

    7-O da ne semirtir, ne de açlığı giderir.

    8-Yüzler de var ki o gün ni'met içinde mutlu,

    9-İşinden memnun,

    10-Yüksek bir bahçededir.

    11-Orada boş söz işitmezler.

    12-Orada akan bir kaynak vardır.

    13-Orada yükseltilmiş tahtlar,

    14-Konulmuş kadehler,

    15-Dizilmiş yastıklar,

    16-Serilmiş halılar vardır.

    17-Bakmıyorlar mı develere, nasıl yaratılmış?

    18-Göğe, nasıl yükseltilmiş?

    19-Dağlara, nasıl dikilmiş?

    20-Yere, nasıl yayılıp döşenmiş?

    21-Öğüt ver, çünkü sen ancak öğüt verensin.

    22-Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.

    23-Ancak kim yüz çevirir ve inanmazsa,

    24-Allah ona en büyük azabı eder,

    25-Dönüşleri Bizedir.

    26-Sonra onların hesabını görmek Bize düşer.

  • Yaşar Nuri Öztürk

    1-Geldi mi sana Ğaşiye'nin/her şeyi her yandan sarıp kaplayacak olanın haberi!

    2-Yüzler vardır o gün zilletle öne eğilmiştir.

    3-Çalışmış, boşa yorulmuştur.

    4-Kızışmış bir ateşe dalarlar.

    5-Ateşimsi bir kaynaktan sulanırlar.

    6-Yırtıcı bir dikenden başka yemek yoktur onlar için.

    7-Ne semirtir ne açlıktan kurtarır.

    8-Yüzler de vardır o gün, nimetlerle mutlu.

    9-Emek ve gayreti yüzünden hoşnuttur.

    10-Yüksek bir bahçededir;

    11-Hiçbir boş söz işitmez orada,

    12-Akıp duran bir pınar vardır orada,

    13-Yüksek sedirler vardır orada,

    14-Hizmete sunulmuş kadehler,

    15-Sıra sıra dizilmiş yastıklar,

    16-Serilmiş seçme döşekler.

    17-Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı!

    18-Ve göğe ki, nasıl yükseltildi!

    19-Ve dağlara ki, nasıl dikildi!

    20-Ve yere, nasıl yayılıp döşendi!

    21-Artık uyar/düşündür! Çünkü sen bir uyarıcı/düşündürücüsün.

    22-Üzerlerine musallat bir despot değilsin.

    23-Tersine giden, nankörlük eden başka.

    24-Allah, böylesine en büyük azapla azap edecektir.

    25-Hiç kuşkusuz, onların dönüşleri bizedir.

    26-Bunun ardından, hesapları da bizim elimizde olacaktır.

  • ARAPÇA

    1-بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَـٰنِ الرَّحِيمِ هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ

    (hel etâke ḥadîŝü-lgâşiyeh.)

    2-وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ

    (vucûhüy yevmeiẕin ḫâşi`ah.)

    3-عَامِلَةٌ نَّاصِبَةٌ

    (`âmiletün nâṣibeh.)

    4-تَصْلَىٰ نَارًا حَامِيَةً

    (taṣlâ nâran ḥâmiyeh.)

    5-تُسْقَىٰ مِنْ عَيْنٍ آنِيَةٍ

    (tüsḳâ min `aynin âniyeh.)

    6-لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍ

    (leyse lehüm ṭa`âmün illâ min ḍarî`.)

    7-لَّا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِي مِن جُوعٍ

    (lâ yüsminü velâ yugnî min cû`.)

    8-وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاعِمَةٌ

    (vucûhüy yevmeiẕin nâ`imeh.)

    9-لِّسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ

    (lisa`yihâ râḍiyeh.)

    10-فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ

    (fî cennetin `âliyeh.)

    11-لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَاغِيَةً

    (lâ tesme`u fîhâ lâgiyeh.)

    12-فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ

    (fîhâ `aynün câriyeh.)

    13-فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ

    (fîhâ sürurum merfû`ah.)

    14-وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ

    (veekvâbüm mevḍû`ah.)

    15-وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ

    (venemâriḳu maṣfûfeh.)

    16-وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ

    (vezerâbiyyü mebŝûŝeh.)

    17-أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ

    (efelâ yenżurûne ile-l'ibili keyfe ḫuliḳat.)

    18-وَإِلَى السَّمَاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ

    (veile-ssemâi keyfe rufi`at.)

    19-وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ

    (veile-lcibâli keyfe nüṣibet.)

    20-وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ

    (veile-l'arḍi keyfe süṭiḥat.)

    21-فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ

    (feẕekkir innemâ ente müẕekkir.)

    22-لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ

    (leste `aleyhim bimüṣayṭir.)

    23-إِلَّا مَن تَوَلَّىٰ وَكَفَرَ

    (illâ men tevellâ vekefera.)

    24-فَيُعَذِّبُهُ اللَّهُ الْعَذَابَ الْأَكْبَرَ

    (feyü`aẕẕibühü-llâhü-l`aẕâbe-l'ekber.)

    25-إِنَّ إِلَيْنَا إِيَابَهُمْ

    (inne ileynâ iyâbehüm.)

    26-ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُم

    (ŝümme inne `aleynâ ḥisâbehüm.)

İçerik korumalıdır. Sağ tıklama işlevi devre dışı bırakıldı.