VEYSEL ATACAN

  • Resimler
  • Araştırmalar
  • Yazılar
  • Videolar

El-Mutaffifin Suresi

  • Abdülbaki Gölpınarlı

    1-Yazık ölçüye, tartıya hile katanlara.

    2-Öyle kişilerdir onlar ki insanlardan bir şey alırlarken tamam ölçerler.

    3-Ve insanlara ölçüp tartarlarken eksik ölçerler, eksik tartarlar.

    4-Onlar, gerçekten de tekrar dirilip kalkacaklarını sanmıyorlar mı?

    5-Pek büyük bir gün için.

    6-Öylesine bir gün ki insanlar, alemlerin Rabbinin emriyle kalkarlar.

    7-İş sandıkları gibi değil; şüphe yok ki kötülük edenlerin amel defterleri, elbette siccindedir.

    8-Ve nedir, bilir misin siccin?

    9-Bir kitaptır ki yazılmış.

    10-Vay hallerine o gün yalanlayanların.

    11-Onların ki yalanlarlardı ceza gününü.

    12-Ve o günü, yalnız haddini aşan ve boyuna suç işleyip duran kişiler yalanlarlar.

    13-Onlara ayetlerimizi okuyunca derler ki: Öncekilere ait masallar.

    14-İş öyle değil, hayır, kazandıkları şeyler, üstüste kalplerine yığılmıştır da kalpleri pas tutmuştur.

    15-İş öyle değil, hayır, şüphe yok ki onlar, o gün elbette Rablerinin lütfünden, bir perdeyle, bir engelle uzak kalırlar.

    16-Sonra da şüphe yok ki onlar, elbette cehenneme atılırlar.

    17-Sonra denir ki: İşte buydu yalanladığınız.

    18-İş öyle değil, şüphe yok ki iyi kişilerin amel defterleri, illiyyin'dedir.

    19-Ve nedir, bilir misin illiyyin?

    20-Bir kitaptır ki yazılmış.

    21-Onu görür ancak mabutlarına yaklaştırılanlar.

    22-Şüphe yok ki iyi kişiler, elbette cennettedir.

    23-Tahtlar üstünde bakarlar.

    24-Tanırsın onları, yüzlerinde cennetin parlaklığı var.

    25-Sunulur, içirilir onlara halis şarap ki içiminin sonu pek hoştur.

    26-Ve sonunda misk kokar; ve özleyip dileyenler, bunu özlesinler, bunu dilesinler.

    27-Ve bu şaRaba Tesnim ırmağının suyu da karıştırılmıştır.

    28-Öyle bir kaynaktır bu ki ondan, mabutlarına yaklaşanlar içer.

    29-Şüphe yok ki suç işliyenler, inananlara gülerler.

    30-Ve onların yanlarından geçerlerken, kaşlarıylagözleriyle onları işaret ederler,

    31-Ve kendi adamlarının yanlarına dönünce de eğlenerek gülegüle dönerler.

    32-Ve onları görünce de şüphe yok ki derler bunlar, elbette sapıklar.

    33-Ve bunlar, inananların yaptıklarını görüp bellemek için gönderilmediler.

    34-Artık bugün, inananlar, kafirlere gülerler.

    35-Tahtlar üstünden bakarlar.

    36-Cezalandılar mı kafirler, yaptıklarına karşılık?

  • Ali Bulaç

    1-Eksik ölçüp tartanların vay haline,

    2-Ki onlar, insanlardan ölçerek aldıklarında noksansız alırlar.

    3-Kendileri onlara ölçtüklerinde veya tarttıklarında eksiltirler.

    4-Yoksa onlar, diriltileceklerini sanmıyor mu?

    5-Büyük bir günde.

    6-İnsanların, alemlerin Rabbi için kalkacağı günde.

    7-Hayır; facir olanların kitabı şüphesiz "Siccîn" dedir.

    8-"Siccîn"in ne olduğunu sana öğreten nedir?

    9-Yazılı bir kitaptır.

    10-O gün, yalanlayanların vay haline.

    11-Ki onlar, din gününü yalanlıyorlar.

    12-Oysa onu, 'sınır tanımaz, saldırgan', günahkar olandan başkası yalanlamaz.

    13-Ona ayetlerimiz okunduğu zaman: "Geçmişlerin masallarıdır" dedi.

    14-Asla, hayır; onların kazandıkları, kalpleri üzerinde pas tutmuştur.

    15-Hayır; gerçekten onlar, Rablerinden perdelenerek-yoksun tutulmuşlardır.

    16-Sonra onlar, kuşkusuz cehenneme yollanacaklardır.

    17-Sonra onlara: "İşte sizin yalanladığınız (şey) budur" denir.

    18-Hayır; ebrar olanların kitabı, "İlliyîn"dedir.

    19-"İlliyîn"in ne olduğunu sana öğreten nedir?

    20-Yazılı bir kitaptır.

    21-Ona yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar şahid olurlar.

    22-Gerçek şu ki, ebrar olanlar, elbette nimetler içindedirler.

    23-Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmektedirler.

    24-Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın.

    25-Onlara mühürlü, katıksız bir şaraptan içirilir.

    26-Ki onun sonu misktir. Şu halde yarışmak isteyenler, bunun için yarışsınlar.

    27-Onun karışımı "tesnim"dendir.

    28-Bir kaynak ki, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar ondan içer.

    29-Doğrusu, 'suç ve günah işleyenler,' kimi iman edenlere gülüp-geçerlerdi.

    30-Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi.

    31-Kendi yakınlarına döndükleri zaman neşeyle dönerlerdi.

    32-Onları gördükleri zaman ise: "Bunlar elbette şaşkın-sapıklardır" derlerdi.

    33-Oysa kendileri onların üzerine gözcü olarak gönderilmemişlerdi.

    34-Artık bugün, iman edenler, kafir olanlara gülmektedirler.

    35-Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmek suretiyle.

    36-Nasıl, kafir olanlar, işlediklerinin 'feci karşılığını gördüler mi?'

  • Diyanet İşleri Başkanlığı

    1-İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!

    2-İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!

    3-İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!

    4-Bunlar, büyük bir günde tekrar dirileceklerini sanmıyorlar mı?

    5-Bunlar, büyük bir günde tekrar dirileceklerini sanmıyorlar mı?

    6-O gün insanlar Alemlerin Rabbinin huzurunda dururlar.

    7-Sakının; Allah'ın buyruğundan dışarı çıkanlar, muhakkak "Siccin" adlı defterde yazılıdır.

    8-Siccin'in ne olduğunu sen nerden bilirsin?

    9-O, yazılmış bir kitaptır.

    10-Yalanlayanların o gün vay haline!

    11-Onlar, kıyamet gününü yalanlamış olanlardır.

    12-Oysa onu mütecaviz günahkardan başka kimse yalanlamaz.

    13-Ona ayetlerimiz okunduğu zaman "Öncekilerin masalları" der.

    14-Hayır, hayır; onların kazandıkları kalblerini paslandırıp körletmiştir.

    15-Hayır; doğrusu onlar o gün, Rablerinden yoksun kalacaklardır.

    16-Sonra onlar, şüphesiz, cehenneme gireceklerdir.

    17-Sonra da: "yalanlayıp durduğunuz işte budur" denecektir.

    18-Ama iyilerin defteri yüksek katlardadır.

    19-O yüksek katların ne olduğunu sen bilir misin?

    20-O, gözde meleklerin gördüğü, yazılı bir kitapdır.

    21-O, gözde meleklerin gördüğü, yazılı bir kitapdır.

    22-İyiler, şüphesiz, nimet içinde ve tahtlar üzerinde etrafı seyrederler.

    23-İyiler, şüphesiz, nimet içinde ve tahtlar üzerinde etrafı seyrederler.

    24-Onları, yüzlerindeki nimet pırıltısından tanırsın.

    25-Sonunda misk kokusu bırakan, ağzı kapalı saf bir içecekten içerler. İyi şeyler için yarışanlar, bunun için yarışsınlar.

    26-Sonunda misk kokusu bırakan, ağzı kapalı saf bir içecekten içerler. İyi şeyler için yarışanlar, bunun için yarışsınlar.

    27-Onun katkısı gözdelerin içtiği yüce kaynaktandır.

    28-Onun katkısı gözdelerin içtiği yüce kaynaktandır.

    29-Suçlular, şüphesiz, inanmış olanlara gülerlerdi.

    30-Yanlarından geçtikleri zaman da birbirlerine göz kırparlardı.

    31-Taraftarlarına vardıklarında bununla eğlenirlerdi.

    32-İnananları gördükleri zaman: "Doğrusu bunlar sapık olanlardır" derlerdi.

    33-Oysa kendileri, inananlara gözcü olarak gönderilmemişlerdi.

    34-Bugün de, inananlar inkarcılara gülerler.

    35-Tahtlar üzerinde, inkarcıların yaptıkları şeylerin karşılığının nasıl verildiğini seyrederler.

    36-Tahtlar üzerinde, inkarcıların yaptıkları şeylerin karşılığının nasıl verildiğini seyrederler.

  • Diyanet Vakfı

    1-Eksik ölçüp noksan yapan hilekarlara yazıklar olsun!

    2-Onlar insanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam,

    3-Onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise eksik ölçer ve tartarlar.

    4-Onlar düşünmezler mi ki, tekrar diriltilecekler!

    5-Büyük bir günde

    6-Öyle bir gün ki, insanlar o günde alemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır.

    7-Doğrusu günahkarların yazısı, muhakkak Siccin'de olmaktır.

    8-Siccin nedir, bilir misin?

    9-(O günahkarların yazısı) Amellerin sayılıp yazıldığı bir kitaptır.

    10-O gün vay haline yalancıların!

    11-Ki onlar, ceza gününü yalan sayarlar.

    12-Onu ancak hükümleri çiğneyen ve günaha dalan kimseler yalanlar.

    13-Böyle birine ayetlerimiz okununca "Eskilerin masalları" derdi.

    14-Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.

    15-Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O'nu görmekten) mahrum kalmışlardır.

    16-Sonra onlar cehenneme girerler.

    17-Sonra onlara: "İşte yalanlamış olduğunuz (cehennem) budur" denilir.

    18-Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyun'dadır.

    19-İlliyyun nedir, bilir misin?

    20-(O İlliyyun'daki kitap) İçinde ameller kaydedilmiş bir kitaptır.

    21-O kitabı, Allah'a yakın olanlar görür.

    22-İyiler kesinkes cennettedir.

    23-Onlar orada koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.

    24-Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün.

    25-Kendilerine mühürlü halis bir içki sunulur.

    26-Onun içiminin sonunda misk kokusu vardır. İşte yarışanlar ancak onda yarışsınlar.

    27-Karışımı Tesnim'dendir.

    28-(O Tesnim Allah'a) Yakın olanların içecekleri bir kaynaktır.

    29-Şüphesiz günahkarlar, (dünyada) iman edenlere gülerlerdi.

    30-Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi.

    31-Ailelerine döndüklerinde, (alaylarından dolayı) keyiflenerek dönerlerdi.

    32-Müminleri gördüklerinde: "Şüphesiz bunlar sapıtmış" derlerdi.

    33-Halbuki onlar, müminleri denetleyici olarak gönderilmediler.

    34-İşte o gün (ahirette) de iman edenler kafirlere gülerler.

    35-Koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.

    36-Kafirler yaptıklarının cezasını bulduar mı! (Elbette buldular.)

  • Edip Yüksel

    1-Yazıklar olsun kandıranlara.

    2-Halktan bir şey aldıklarında ölçüyü tam uygularlar.

    3-Verdikleri zaman ise ölçüyü ve tartıyı eksik tutarlar.

    4-Onlar hiç dirileceklerini sanmazlar mı?

    5-Büyük bir günde?

    6-O gün halk Evrenlerin Rabbinin huzurunda dururlar.

    7-Doğrusu, kötülerin yazgısı Siccin'dedir.

    8-Siccin nedir bilir misin?

    9-Rakamlanmış bir kitaptır.

    10-O gün yalanlayanlara yazıklar olsun.

    11-Onlar Din Gününü yalanlar.

    12-Onu ancak azgın günahkarlar yalanlar.

    13-Kendisine ayetlerimiz iletildiğinde, "Efsane" derdi.

    14-Doğrusu, işledikleri günahlar kalplerini kaplamış.

    15-Doğrusu, o gün onlar Rab'lerinden perdelenir.

    16-Ve böylece onlar cehenneme atılır.

    17-"Yalanlamakta olduğunuz şey işte budur" denir.

    18-Doğrusu, iyilerin kitabı İlliyyun'dadır.

    19-İlliyyun nedir bilir misin?

    20-Rakamlanmış bir kitaptır.

    21-(Tanrı'ya) yakın olanlar ona tanık olur.

    22-İyiler nimetler içindedir.

    23-Koltuklar üzerinde çevreyi seyrederler.

    24-Yüzlerinden nimetlerin sevinç ve parıltısını okursun.

    25-Çeşni katılmış bir nektardan içirilecekler.

    26-Çeşnisi misktir. Yarışanlar işte bunun için yarışsınlar.

    27-Onun karışımı Tesnimdir

    28-Ki o, (Tanrı'ya) yakın olanların içtiği bir pınardır.

    29-Suçlular, inananlara gülerlerdi.

    30-Yanlarından geçtikleri zaman da birbirlerine göz kaş edip küçümserlerdi.

    31-Taraftarlarının yanına döndükleri zaman da alaya alırlardı.

    32-Onları gördüklerinde, "Bunlar sapıklardır!" derlerdi.

    33-Oysa onların üzerine gözcü olarak gönderilmemişlerdi.

    34-Bugün de inananlar inkarcılara güler.

    35-Koltuklar üzerinde bakarlar:

    36-İnkarcılar yaptıklarıyla cezalandılar mı diye.

  • Elmalılı Hamdi Yazır

    1-Eksik ölçüp tartanların vay haline!

    2-Onlar insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam ölçerler.

    3-Kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçer ve tartarlar.

    4-Onlar tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?

    5-Büyük bir gün için.

    6-Öyle bir gün ki, insanlar o gün Rabblerinin huzurunda divan duracaklar.

    7-Hayır hayır, kötülerin yazısı muhakkak Siccin'dedir.

    8-Bildin mi sen, Siccin nedir?

    9-Yazılmış bir kitaptır o.

    10-Vay haline yalanlayanların o gün!

    11-Onlar ceza gününü yalanlayanlardır.

    12-Onu ancak sınırı aşan ve günaha düşkün olanlar yalanlar.

    13-Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, "eskilerin masalları" der.

    14-Hayır hayır, öyle değil. Aksine onların kazandığı günahlar kalplerinin üzerine pas olmuştur.

    15-Hayır hayır, doğrusu onlar o gün Rablerini görmekten mahrumdurlar.

    16-Sonra onlar muhakkak cehenneme girecekler.

    17-Sonra da onlara: "İşte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir" denilecek.

    18-Hayır hayır, iyilerin yazısı muhakkak Illiyyîn'dedir.

    19-Bildin mi sen, Illiyyîn nedir?

    20-Yazılmış bir kitaptır o.

    21-Allah'a yaklaştırılmış melekler ona tanık olurlar.

    22-Haberiniz olsun ki, iyiler nimet içindedir.

    23-Tahtlar üzerinde etrafa bakarlar.

    24-Yüzlerinde nimet ve mutluluğun sevincini görürsün.

    25-Onlara damgalı saf bir içki sunulur.

    26-Onun sonu misktir. İşte ona imrensin artık imrenenler.

    27-Karışımı Tesnim'dendir (En üstün cennet şarabındandır).

    28-Allah'a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır o.

    29-Doğrusu o suç işleyenler inananlara gülüyorlardı.

    30-Onlara uğradıkları vakit birbirlerine göz kırpıyorlardı.

    31-Evlerine döndükleri zaman zevklenerek dönüyorlardı.

    32-Müminleri gördükleri vakit; "işte bunlar sapıklar" diyorlardı.

    33-Oysa onlar müminler üzerine bekçi olarak gönderilmemişlerdi.

    34-İşte bugün de inananlar kâfirlere gülecek.

    35-Koltuklar üzerinde etrafa bakacaklar.

    36-Nasıl, kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?

  • Suat Yıldırım

    1-Vay haline eksik ölçüp tartanların!

    2-Onlar ki satın alırken haklarını tam olarak alırlar.

    3-Fakat kendileri başkalarına satar, ölçüp tartarken eksik yapar, hîle karıştırırlar. [17,35; 6,152; 55,9]

    4-Sahi onlar, o en mühim günde, yani bütün insanların Rabbülâlemin'in divanında duracakları günde, diriltilip toplanacaklarını düşünmezler mi?

    5-Sahi onlar, o en mühim günde, yani bütün insanların Rabbülâlemin'in divanında duracakları günde, diriltilip toplanacaklarını düşünmezler mi?

    6-Sahi onlar, o en mühim günde, yani bütün insanların Rabbülâlemin'in divanında duracakları günde, diriltilip toplanacaklarını düşünmezler mi?

    7-Hayır! Hileye sapmayın, âhireti inkâr etmeyin! Doğrusu, yoldan sapan kâfirlerin hesap defterleri Siccîn'dedir.

    8-Siccîn nedir bilir misin?

    9-Siccîn kâfirlerin yaptıkları işlerin kaydedildiği defterdir.

    10-Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine!

    11-Hesap vermeyi yalan sayanların vay hallerine!

    12-Buna “yalan” diyenler, ancak zalimler, azgınlar, günaha dadananlardır.

    13-Kendilerine ayetlerimiz okunduğunda: “Bunlar, eski devirde yaşamış insanların masalları!” diyenlerdir. [16,24; 25,5]

    14-Hayır! Gerçek öyle değil! Onların yapageldikleri kötü işler, gitgide kalplerini paslandırmıştır. (onun için âhireti inkâr ederler.)

    15-Hayır! Hayır! Bu, cezasız kalmayacak. Onlar, o gün Rab'lerini görmekten mahrum kalacaklardır.

    16-Peşinden de elbette cehenneme gireceklerdir.

    17-Sonra kendilerine: “İşte size yalan saydığınız cehennem!” denilir.

    18-Fakat hayırlı insanların hesap defterleri “illiyyûn”dadır.

    19-“İlliyyûn” bilir misin nedir?

    20-İlliyyûn, müminlerin yaptıkları işlerin kaydedildiği defterdir.

    21-Allah'a yakın olanlar ona şahit olurlar.

    22-İşte o hayırlı insanlar, naîm cennetlerindedir.

    23-Koltuklarına kurulup neşe ile etrafa bakınırlar.

    24-Sen onlara bakınca yüzlerinde, cennet nimetlerinin verdiği sevinci okursun.

    25-Kendilerine ağzı mühürlü saf şarap şişelerinden şarap ikram edilir.

    26-Hitamı misktir, içildiğinde sonu mis gibi kokar. İşte yarışacaklarsa insanlar, bu cennet devletine konmak için yarışsınlar!

    27-O şaraba Tesnim içkisi de karıştırılır.

    28-Tesnim de, Allah'a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır.

    29-Cürümlere, suçlara batanlar dünyada iken, müminlerle alay edip onlara gülerlerdi.

    30-Yanlarından geçerken kaş göz hareketleriyle onları küçümserlerdi.

    31-Ailelerine döndüklerinde yaptıkları bu işlerle övünüp eğlenirlerdi.

    32-Onları gördükleri zaman: “Şunlar kaçık insanlar, anormal tipler!” derlerdi.

    33-Hoş bunları müminlere gözcü tayin eden de yoktu ya! (Fuzulî bir tarzda, kendi kendilerinde öyle bir yetki görürlerdi).

    34-İşte bu gün de, müminlerkâfirlerin üstüne gülerler.

    35-Koltuklarına kurulurlar“Kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?” diye bakınırlar.

    36-Koltuklarına kurulurlar“Kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?” diye bakınırlar.

  • Süleyman Ateş

    1-Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline!

    2-Onlar insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman ölçüyü tam yaparlar.

    3-Kendileri onlara bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman (ölçü ve tartıyı) eksik yaparlar.

    4-Onlar, tekrar diriltileceklerini sanmıyorlar mı?

    5-Büyük bir gün için,

    6-Ki o gün insanlar, alemlerin Rabbinin divanında dururlar.

    7-Hayır, (ölçü ve tartıda hile yapılamaz), doğrusu sapanların yazıcısı Siccin(aşağı zindan)dadır.

    8-Siccin'in ne olduğunu sen nereden bileceksin?

    9-Yazılmış bir Kitaptır.

    10-Yalanlayanların vay haline o gün!

    11-Onlar ceza gününü yalanlamaktadırlar.

    12-Onu, saldırgan, günahkardan başkası yalanlamaz.

    13-Ona ayetlerimiz okunduğu zaman: "Eskilerin masalları" der.

    14-Hayır, doğrusu, onların işleyip kazandıkları şeyler, kalblerinin üzerine pas olmuştur.

    15-Hayır, doğrusu onlar, o gün Rablerinden perdelenmişlerdir.

    16-Sonra onlar, elbette cehenneme gireceklerdir.

    17-Sonra da: "İşte yalanlamakta olduğunuz şey budur!" denilecektir.

    18-Hayır, iyilerin yazısı İlliyyin(yüceler)dedir.

    19-İlliyyin(yüceler)in ne olduğunu sen nereden bileceksin?

    20-Yazılmış bir Kitaptır.

    21-(Allah'a) Yaklaştırılmış olanlar, ona tanık olurlar.

    22-İyiler elbette ni'met içindedirler.

    23-Divanlar üzerinde oturup bakarlar.

    24-Yüzlerinde ni'metin sevinç ve parıltısını sezersin.

    25-Onlara, mühürlü, halis bir şaraptan içirilir,

    26-Ki sonu misktir (içildikten sonra misk gibi kokar). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.

    27-Karışımı tesnimdendir.

    28-Bir çeşme ki (Allah'a) yaklaştırılanlar ondan içerler.

    29-Suç işleyenler, inananların üstüne gülerlerdi.

    30-Onların yanından geçtikleri zaman birbirlerine kaş göz eder(ek onları küçümser)lerdi.

    31-Ailelerine döndükleri zaman da (yaptıklarıyle övünüp) eğlenmeye başlarlardı.

    32-İnananları gördüklerinde: "Şunlar sapık insanlar" derlerdi.

    33-Oysa kendileri, onların üzerine bekçi gönderilmemişlerdi.

    34-İşte bugün de inananlar kafirlerin üstüne gülerler.

    35-Divanlar üzerinde (oturup) bakarlar:

    36-Kafirler, yaptıklarıyle cezalandılar mı? diye.

  • Yaşar Nuri Öztürk

    1-Azap ve kaygu, tartıda ve ölçüde hile yapanlara olsun;

    2-Ki onlar insanlardan alırken ölçüyü tam yaparlar,

    3-Onlara vermek üzere tartıp ölçtükleri zaman, eksiltmeye giderler.

    4-Peki, bunlar kendilerinin diriltileceğini sanmıyorlar mı?

    5-Çok büyük bir gün için.

    6-Bir gün ki, insanlar, âlemlerin Rabbi huzurunda kıyama geçerler.

    7-Hayır, iş düşündükleri gibi değil! Rezilliğe batmışların kitabı, karanlık ve pis bir çukurun, Siccîn'in ta içindedir.

    8-Siccîn'in ne olduğunu sana gösteren nedir?

    9-Rakamlandırılmış bir kitaptır o.

    10-Vay haline o gün, yalanlayanların!

    11-Onlar ki din gününü yalanlarlar.

    12-Onu ancak her şımarıp azmış, günaha batmış olan yalanlar.

    13-Ayetlerimiz ona okunduğunda, "Daha öncekilerin efsaneleri!" deyiverir.

    14-İşin esası o değil! Onların kazanmakta oldukları, kalplerinin üstünde pas oluşturmuştur.

    15-Hayır! Onlar o gün Rablerine karşı tam bir şekilde perdelenmişlerdir.

    16-Sonra onlar mutlaka cehenneme dalacaklardır.

    17-Sonra da: "İşte budur, o yalanlamakta olduğunuz şey!" denilecektir.

    18-Hayır, sandıkları gibi değil! İyilik sergileyenlerin kitabı İlliyyûn'da, en yüce burçlardadır.

    19-İlliyyûn'un ne olduğunu sana anlatan nedir?

    20-Rakamlanmış bir kitaptır o.

    21-Yaklaştırılmış olanlar tanıklık ederler ona.

    22-İyilik sergileyenler büyük bir nimetin tam içindedir.

    23-Koltuklar üzerinde seyre dalarlar.

    24-Yüzlerinde nimetin sevinç parıltısını izlersin.

    25-Katıksız, damgalı bir içecekten içirilirler,

    26-Ki sonu bir misktir. İşte, yarışanlar böyle bir şey için yarışsınlar!

    27-Onun katkısı Tesnîm'den; en yüce, en seçkin olandandır.

    28-Bir kaynak ki, iyice yaklaştırılmış olanlar içerler ondan.

    29-Şu bir gerçek ki, suça batmış olanlar, iman sahiplerine gülerlerdi.

    30-Onların yanlarından geçerken birbirlerine kaş-göz işareti yaparlardı.

    31-Ailelerine döndüklerinde, gülüp eğlenmeye koyulurlardı.

    32-İnananları gördüklerinde: "Şunlar var ya! Şaşkın, sapık bunlar!" derlerdi.

    33-Oysaki kendileri, inananlar üzerine bekçi gönderilmemişti.

    34-İşte bugün, iman sahipleri, küfre batmışlara gülüyorlar.

    35-Koltuklar üzerinde seyrediyorlar.

    36-Nankör kâfirler, yapmış olduklarıyla ödüllendirildiler mi?

  • ARAPÇA

    1-بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَـٰنِ الرَّحِيمِ وَيْلٌ لِّلْمُطَفِّفِينَ

    (veylül lilmüṭaffifîn.)

    2-الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ

    (elleẕîne iẕe-ktâlû `ale-nnâsi yestevfûn.)

    3-وَإِذَا كَالُوهُمْ أَو وَّزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ

    (veiẕâ kâlûhüm ev vezenûhüm yuḫsirûn.)

    4-أَلَا يَظُنُّ أُولَـٰئِكَ أَنَّهُم مَّبْعُوثُونَ

    (elâ yeżunnü ülâike ennehüm meb`ûŝûn.)

    5-لِيَوْمٍ عَظِيمٍ

    (liyevmin `ażîm.)

    6-يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ

    (yevme yeḳûmü-nnâsü lirabbi-l`âlemîn.)

    7-كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْفُجَّارِ لَفِي سِجِّينٍ

    (kellâ inne kitâbe-lfüccâri lefî siccîn.)

    8-وَمَا أَدْرَاكَ مَا سِجِّينٌ

    (vemâ edrâke mâ siccîn.)

    9-كِتَابٌ مَّرْقُومٌ

    (kitâbüm merḳûm.)

    10-وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ

    (veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.)

    11-الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ

    (elleẕîne yükeẕẕibûne biyevmi-ddîn.)

    12-وَمَا يُكَذِّبُ بِهِ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ

    (vemâ yükeẕẕibü bihî illâ küllü mü`tedin eŝîm.)

    13-إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ

    (iẕâ tütlâ `aleyhi âyâtünâ ḳâle esâṭîru-l'evvelîn.)

    14-كَلَّا ۖ بَلْ ۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ

    (kellâ bel râne `alâ ḳulûbihim mâ kânû yeksibûn.)

    15-كَلَّا إِنَّهُمْ عَن رَّبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّمَحْجُوبُونَ

    (kellâ innehüm `ar rabbihim yevmeiẕil lemaḥcûbûn.)

    16-ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُو الْجَحِيمِ

    (ŝümme innehüm leṣâlü-lceḥîm.)

    17-ثُمَّ يُقَالُ هَـٰذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ

    (ŝümme yüḳâlü hâẕe-lleẕî küntüm bihî tükeẕẕibûn.)

    18-كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ

    (kellâ inne kitâbe-l'ebrâri lefî `illiyyîn.)

    19-وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ

    (vemâ edrâke mâ `illiyyûn.)

    20-كِتَابٌ مَّرْقُومٌ

    (kitâbüm merḳûm.)

    21-يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ

    (yeşhedühü-lmüḳarrabûn.)

    22-إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ

    (inne-l'ebrâra lefî ne`îm.)

    23-عَلَى الْأَرَائِكِ يَنظُرُونَ

    (`ale-l'erâiki yenżurûn.)

    24-تَعْرِفُ فِي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّعِيمِ

    (ta`rifü fî vucûhihim naḍrate-nne`îm.)

    25-يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍ مَّخْتُومٍ

    (yüsḳavne mir raḥîḳim maḫtûm.)

    26-خِتَامُهُ مِسْكٌ ۚ وَفِي ذَٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ

    (ḫitâmühû misk. vefî ẕâlike felyetenâfesi-lmütenâfisûn.)

    27-وَمِزَاجُهُ مِن تَسْنِيمٍ

    (vemizâcühû min tesnîm.)

    28-عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَ

    (`ayney yeşrabü bihe-lmüḳarrabûn.)

    29-إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُوا مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ

    (inne-lleẕîne ecramû kânû mine-lleẕîne âmenû yaḍḥakûn.)

    30-وَإِذَا مَرُّوا بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ

    (veiẕâ merrû bihim yetegâmezûn.)

    31-وَإِذَا انقَلَبُوا إِلَىٰ أَهْلِهِمُ انقَلَبُوا فَكِهِينَ

    (veiẕe-nḳalebû ilâ ehlihimü-nḳalebû fekihîn.)

    32-وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوا إِنَّ هَـٰؤُلَاءِ لَضَالُّونَ

    (veiẕâ raevhüm ḳâlû inne hâülâi leḍâllûn.)

    33-وَمَا أُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ حَافِظِينَ

    (vemâ ürsilû `aleyhim ḥâfiżîn.)

    34-فَالْيَوْمَ الَّذِينَ آمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ

    (felyevme-lleẕîne âmenû mine-lküffâri yaḍḥakûn.)

    35-عَلَى الْأَرَائِكِ يَنظُرُونَ

    (`ale-l'erâiki yenżurûn.)

    36-هَلْ ثُوِّبَ الْكُفَّارُ مَا كَانُوا يَفْعَلُونَ

    (hel ŝüvvibe-lküffâru mâ kânû yef`alûn.)

İçerik korumalıdır. Sağ tıklama işlevi devre dışı bırakıldı.