VEYSEL ATACAN

  • Resimler
  • Araştırmalar
  • Yazılar
  • Videolar

Et-Tekvir Suresi

  • Abdülbaki Gölpınarlı

    1-Güneş dürülünce.

    2-Ve yıldızlar kararınca.

    3-Ve dağlar yürütülünce.

    4-Ve dişi develer bile başı boş bırakılınca.

    5-Ve vahşi hayvanlar bile bir araya toplanınca.

    6-Ve denizler, coşup kabarınca.

    7-Ve insanlar, haldeşleriyle birleşince.

    8-Diridiri gömülen kıza sorulunca.

    9-Hangi suç yüzünden öldürüldün diye.

    10-Ve sahifeler dağılınca.

    11-Ve göğün perdesi kaldırılınca.

    12-Ve cehennem alevlendirilince.

    13-Ve cennet yaklaştırılınca.

    14-Herkes bilir ne hazırladığını.

    15-Artık andolsun dönüp kaybolan.

    16-Doğup yürüyen ve burçlarına giren yıldızlara.

    17-Ve geçmeye başladığı çağda, geceye.

    18-Ve ışıdığı çağda, sabaha.

    19-Şüphe yok ki Kur'an, büyük bir elçinin sözüdür.

    20-Kuvvetlidir, arş sahibinin katında kadri yüce.

    21-İtaat edilir, emniyetlidir de.

    22-Sizinle konuşan, deli değildir.

    23-Ve andolsun, onu, apaydın tanyerinde gördü.

    24-Arkadaşınız, gizli şeyler hakkında da nekes değildir.

    25-Ve Kur'an, taşlanmış Şeytan'ın sözü de değildir.

    26-Artık nereye gidiyorsunuz öyleyse?

    27-O, bütün alemlere bir öğüttür ancak.

    28-Ve hele içinizden doğru hareket etmek isteyene.

    29-Ve isteyemezsiniz, alemlerin Rabbi Allah istemedikçe.

  • Ali Bulaç

    1-Güneş, köreltildiği zaman,

    2-Yıldızlar, bulanıklaşıp-döküldüğü zaman,

    3-Dağlar, yürütüldüğü zaman,

    4-Gebe develer, kendi başına terk edildiği zaman,

    5-Vahşi-hayvanlar, toplandığı zaman,

    6-Denizler, tutuşturulduğu zaman,

    7-Nefisler, birleştiği zaman,

    8-Ve 'diri diri toprağa gömülen kızcağıza' sorulduğu zaman:

    9-"Hangi suçtan dolayı öldürüldü?"

    10-Sahifeler (amel defterleri) açıldığı zaman,

    11-Gök, sıyrılıp-yüzüldüğü zaman

    12-Cehennem ateşi çılgınca kızıştırıldığı zaman,

    13-Cennet de yakınlaştırıldığı zaman,

    14-(Artık her) Nefis, neyi hazırladığını bilip-öğrenmiştir.

    15-Artık hayır; yemin ederim (gündüz) sinip (gece) dönen (gezegen)lere,

    16-Bir akış içinde yerini alanlara;

    17-Kararmaya ilk başladığı zaman, geceye andolsun,

    18-Ve nefes almaya başladığı zaman, sabaha;

    19-Şüphesiz o (Kur'an), üstün onur sahibi bir elçinin gerçekten (Allah'tan getirdiği) sözüdür;

    20-(Bu elçi,) Bir güç sahibidir, arşın sahibi Katında şereflidir.

    21-Ona itaat edilir, sonra güvenilirdir.

    22-Sizin sahibiniz bir deli değildir.

    23-Andolsun o (peygamber), onu apaçık bir ufukta görmüştür.

    24-O, gayb (haberlerin)e karşı (söylediklerinden dolayı) suçlanamaz (ya da cimrilikte bulunup kıskançlık yapmaz.)

    25-O (Kur'an) da kovulmuş şeytanın sözü değildir.

    26-Şu halde, siz nereye kaçıp-gidiyorsunuz?

    27-O (Kur'an), alemler için yalnızca bir zikirdir;

    28-Sizden dosdoğru bir yön (istikamet) tutturmak dileyenler için.

    29-Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.

  • Diyanet İşleri Başkanlığı

    1-Güneş dürülüp ışığı kalmadığı zaman;

    2-Yıldızlar düşüp, söndüğü zaman;

    3-Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman;

    4-Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman;

    5-Yabani hayvanlar bir araya toplatıldığı zaman;

    6-Denizler kaynaştırıldığı zaman;

    7-Canlar bedenlerle birleştirildiği zaman;

    8-Kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman;

    9-Kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman;

    10-Amel defterleri açıldığı zaman;

    11-Gök yerinden oynatıldığı zaman;

    12-Cehennem alevlendirildiği zaman;

    13-Cennet yaklaştırıldığı zaman;

    14-İnsanoğlu önceden ne hazırladığını görecektir.

    15-Gündüz sinip geceleri gözüken gezegenlere and olsun;

    16-Gündüz sinip geceleri gözüken gezegenlere and olsun;

    17-Kararmaya başlayan geceye and olsun;

    18-Ağarmaya başlayan sabaha and olsun ki,

    19-Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.

    20-Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.

    21-Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.

    22-Arkadaşınız (Muhammed) asla deli değildir.

    23-And olsun ki, o, Cebrail'i apaçık ufukta görmüştür.

    24-Peygamber, görülmeyenler hakkında söylediklerinden ötürü töhmet altında tutulamaz.

    25-Bu Kuran, kovulmuş şeytanın sözü olamaz.

    26-Nereye gidiyorsunuz?

    27-Kuran, ancak aranızda doğru yola girmeyi dileyene ve alemlere bir öğüttür.

    28-Kuran, ancak aranızda doğru yola girmeyi dileyene ve alemlere bir öğüttür.

    29-Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe sizler bir şey dileyemezsiniz.

  • Diyanet Vakfı

    1-Güneş katlanıp dürüldüğünde,

    2-Yıldızlar (kararıp) döküldüğünde,

    3-Dağlar (sallanıp) yürütüldüğünde,

    4-Gebe develer salıverildiğinde,

    5-Vahşi hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde,

    6-Denizler kaynatıldığında,

    7-Ruhlar (bedenlerle) birleştirildiğinde,

    8-Diri diri toprağa gömülen kıza, sorulduğunda,

    9-"Hangi günah sebebiyle öldürüldü? diye.

    10-(Amellerin yazılı olduğu) defterler açıldığında,

    11-Gökyüzü sıyrılıp alındığında,

    12-Cehennem tutuşturulduğunda,

    13-Ve cennet yaklaştırıldığında,

    14-Kişi neler getirdiğini öğrenmiş olacaktır.

    15-Şimdi yemin ederim o sinenlere,

    16-O akıp akıp yuvasına gidenlere,

    17-Kararmaya yüz tuttuğunda geceye andolsun,

    18-Ağarmaya başladığında sabaha andolsun ki,

    19-O (Kur'an), şüphesiz değerli, bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür.

    20-O elçi güçlü, Arş'ın sahibi (Allah'ın) katında çok itibarlıdır.

    21-O orada sayılan, güvenilen (bir elçi) dir.

    22-Arkadaşınız (Muhammed) de mecnun değildir.

    23-Andolsun ki, onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür.

    24-O, gaybın bilgilerini (sizden) esirgemez.

    25-O lanetlenmiş şeytanın sözü de değildir.

    26-Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz?

    27-O, herkes için, bir öğüttür,

    28-Sizden doğru yolda gitmek isteyenler için de.

    29-Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.

  • Edip Yüksel

    1-Güneş yuvarlandığı zaman,

    2-Yıldızlar sönüp düştüğü zaman,

    3-Dağlar yürütüldüğü zaman,

    4-En değerli mallar terkedildiği zaman,

    5-Yabani hayvanlar toplandığı zaman,

    6-Denizler kaynatıldığı zaman,

    7-Nefisler/kişiler çiftleştirildiği zaman,

    8-Canlı canlı gömülen kız çocuğu sorulduğu zaman:

    9-Hangi suçtan ötürü öldürüldü diye.

    10-Kayıtlar yayımlandığı zaman,

    11-Gök yerinden oynatıldığı zaman,

    12-Cehennem alevlendirildiği zaman,

    13-Cennet yaklaştırıldığı zaman,

    14-Her kişi ne yapıp getirdiğini bilir.

    15-Andolsun gizlenen yıldızlara,

    16-Akıp deliklerine girenlere.

    17-Andolsun kararmaya başlayan geceye,

    18-Ve nefes almağa başlayan sabaha,

    19-Bu, onurlu bir elçinin sözüdür.

    20-Güçlüdür; Yönetimin Sahibi katından yetkilidir.

    21-Kendisine uyulmalı ve güvenilmeli.

    22-Arkadaşınız deli değildir.

    23-Onu apaçık bir ufukta görmüştür.

    24-O, hiçbir haberi gizlemiyor.

    25-O, kovulan şeytanın sözü olamaz.

    26-Öyleyse nereye gidiyorsunuz?

    27-Bu, tüm halklara bir mesajdır.

    28-Sizden doğru davranmak isteyenler için...

    29-Ne dilerseniz, ancak evrenlerin Rabbi olan ALLAH'ın dilediğine göredir.

  • Elmalılı Hamdi Yazır

    1-Güneş katlanıp dürüldüğünde,

    2-Yıldızlar bulandığında,

    3-Dağlar yürütüldüğünde,

    4-Kıyılmaz mallar bırakıldığında,

    5-Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,

    6-Denizler ateşlendiğinde (suları çekilip, volkanlar halinde ateş püskürdüğünde),

    7-Nefisler eşleştirildiğinde (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya toplandığında),

    8-Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda,

    9-"Hangi günahtan dolayı öldürüldü?" diye.

    10-Amel defterleri açıldığında,

    11-Gök sıyrılıp açıldığında,

    12-Cehennem kızıştırıldığında,

    13-Ve cennet yaklaştırıldığında,

    14-Herkes ne getirmiş olduğunu anlar.

    15-Şimdi yemin ederim o sinenlere (gündüzleri gözden kaybolan yıldızlara),

    16-O akıp akıp yuvasına gidenlere,

    17-Yöneldiği an geceye,

    18-Nefeslendiği (ağardığı) an sabaha ki,

    19-Kuşkusuz o Kur'an, değerli bir elçinin sözüdür.

    20-O elçi güçlüdür, Arş'ın sahibinin yanında çok itibarlıdır.

    21-Orada ona itaat edilir, güvenilir.

    22-Arkadaşınızı cin çarpmış değildir.

    23-Andolsun o, Cebrail'i açık ufukta gördü.

    24-O, gayb hakkında cimri de değildir.

    25-O, kovulmuş bir şeytanın sözü değildir.

    26-Hâl böyle iken, siz nereye gidiyorsunuz?

    27-O, âlemler için öğütten başka bir şey değildir,

    28-İçinizden doğru gitmek isteyenler için.

    29-Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz.

  • Suat Yıldırım

    1-Güneş dürülüp ışığı söndüğü zaman;

    2-Yıldızlar yerlerinden düşüp dağıldığı zaman,

    3-Dağlar yürütüldüğü zaman,

    4-Doğurmak üzere olan develer, kıyılmaz mallar terk edildiği zaman,

    5-Vahşi hayvanlar diriltilip toplandığı zaman,

    6-Denizler ateşlenip kaynatıldığı zaman,

    7-Nefisler eşleştirildiği, ruhlar bedenlere girdiği zaman,

    8-Diri diri gömülen kız çocuğuna,

    9-Hangi suçtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,

    10-Hesap defterleri açıldığı zaman...

    11-Gök cisimleri yerlerinden kaydırıldığı zaman,

    12-Cehennem alev alev kızıştırıldığı zaman...

    13-Cennet yaklaştırıldığı zaman...

    14-İşte o zaman... Her insan hazırladığını, ortaya ne koyduğunu anlayacaktır. [3,30; 75,13]

    15-Bakın: Gündüzün sinip gizlenen yıldızlara...

    16-Dolaşıp dolaşıp yuvalarına, yörüngelerine giren gezegenlere...

    17-Geçmeye başladığı dem geceye...

    18-Nefes almaya başladığı dem sabaha kasem ederim ki:

    19-Kur'ân, değerli bir Elçinin, Cebrail’in getirip okuduğu sözdür!

    20-O Elçi ki çok kuvvetlidir. Yüce Arş sahibi Allah'ın nezdinde pek itibarlıdır. [53,5-10]

    21-Göklerde ona itaat edilir, vahiyler ona emanet edilir.

    22-Şunu da bilin ki, içinizden biri olan bu arkadaşınız deli değildir.

    23-O, vahyi getiren elçi Cebrail'i, apaçık ufukta görmüştü. [53,13-16]

    24-O, vahiy hususunda cimri davranan, vahyi sizden esirgeyen bir zat değildir. Vahiy hakkında her türlü töhmetten de uzaktır.

    25-Bu söz, hele hele, kovulmuş şeytanın sözü hiç değildir! [26,210-212]

    26-O halde siz nereye gidiyorsunuz öyle, neden bahsediyorsunuz?

    27-Bu, olsa olsa bütün âlemlere bir öğüttür, bir uyarıdır. İstikamet sahibi olmak isteyenler onu dinlerler.

    28-Bu, olsa olsa bütün âlemlere bir öğüttür, bir uyarıdır. İstikamet sahibi olmak isteyenler onu dinlerler.

    29-Ama bu iş sizin istemenizle değil, ancak Rabbülâlemin olan Allah'ın dilemesiyle tamam olur. [74,56; 76,30]

  • Süleyman Ateş

    1-Güneş büzüldüğü zaman,

    2-Yıldızlar kararıp döküldüğü zaman,

    3-Dağlar yürütüldüğü zaman,

    4-On aylık gebe develer başı boş bırakıldığı zaman,

    5-Vahşi hayvanlar bir araya toplandığı zaman,

    6-Denizler kaynatıldığı zaman,

    7-Nefisler çiftleştirildiği zaman.

    8-Ve sorulduğu zaman o diri diri toprağa gömülen kıza:

    9-Hangi günah(ı) yüzünden öldürüldü? diye.

    10-(Amel) defterler(i) açılıp yayıldığı zaman,

    11-Gök sıyrılıp açıldığı zaman,

    12-Cehennem alevlendirildiği zaman,

    13-Cennet yaklaştırıldığı zaman,

    14-Her can, ne yapıp getirdiğini bilir.

    15-Yoo, yemin ederim o geri kalıp gizlenenlere;

    16-Akıp gidenlere, dönüp saklananlara,

    17-Sırtını dönen geceye,

    18-Soluk almağa başlayan sabaha,

    19-(Andolsun bunlara) Ki o, değerli bir elçinin (Cebrail'in) sözüdür.

    20-(O elçi,) Güçlüdür, Arşın sahibi (Allah) katında yücedir.

    21-Orada (kendisine) ita'at edilen, güvenilendir.

    22-Arkadaşınız cinli değildir.

    23-Andolsun (Muhammed) onu apaçık ufukta görmüştür.

    24-O, gayb hakkında (verdiği haberlerden dolayı) suçlanamaz.

    25-O (Kur'an) kovulmuş şeytanın sözü değildir.

    26-O halde nereye gidiyorsunuz?

    27-O, alemlere öğüttür.

    28-Aranızdan doğru hareket etmek isteyen için;

    29-Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.

  • Yaşar Nuri Öztürk

    1-Güneş büzülüp dürüldüğünde,

    2-Yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde,

    3-Dağlar yürütüldüğünde,

    4-O bakmaya kıyılmayan develer kendi hallerine bırakıldığında,

    5-Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,

    6-Denizler kaynatıldığında,

    7-Benlikler çiftleştirildiğinde,

    8-O diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğunda,

    9-Hangi günah yüzünden öldürüldü diye!

    10-Sayfalar açılıp göz önüne konduğunda,

    11-Göğün örtüsü soyulup indirildiğinde,

    12-Cehennem kızıştırıldığında,

    13-Cennet yaklaştırıldığında,

    14-Her benlik, önceden ne hazırlamışsa bilmiş olacaktır.

    15-Hayır, iş onların sandığı gibi değil! Yemin olsun o sinip gizlenenlere,

    16-Akıp akıp giderek yuvasına girenlere,

    17-Beriye geldiği ve geriye döndüğü zaman geceye,

    18-Ve soluyarak açıldığı zaman sabaha,

    19-Ki o, çok değerli bir elçinin sözüdür.

    20-Çok güçlüdür o elçi, Arş sahibinin katında saygındır.

    21-İtaat edilir orada kendisine, emindir.

    22-Ve arkadaşınız bir cin çarpmış değildir.

    23-Yemin olsun ki, onu apaçık ufukta gördü.

    24-O, gayb konusunda cimri değildir.

    25-Ve o, kovulmuş şeytanın sözü değildir.

    26-Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz?

    27-O, âlemlere bir öğütten başka şey değildir.

    28-İçinizden, dosdoğru yürümek isteyen için.

    29-Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz!

  • ARAPÇA

    1-بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَـٰنِ الرَّحِيمِ إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ

    (iẕe-şşemsü küvvirat.)

    2-وَإِذَا النُّجُومُ انكَدَرَتْ

    (veiẕe-nnücûmü-nkederat.)

    3-وَإِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ

    (veiẕe-lcibâlü süyyirat.)

    4-وَإِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْ

    (veiẕe-l`işâru `uṭṭilet.)

    5-وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ

    (veiẕe-lvuḥûşü ḥuşirat.)

    6-وَإِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْ

    (veiẕe-lbiḥâru süccirat.)

    7-وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ

    (veiẕe-nnüfûsü züvvicet.)

    8-وَإِذَا الْمَوْءُودَةُ سُئِلَتْ

    (veiẕe-lmev'ûdetü süilet.)

    9-بِأَيِّ ذَنبٍ قُتِلَتْ

    (bieyyi ẕembin ḳutilet.)

    10-وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ

    (veiẕe-ṣṣuḥufü nüşirat.)

    11-وَإِذَا السَّمَاءُ كُشِطَتْ

    (veiẕe-ssemâü küşiṭat.)

    12-وَإِذَا الْجَحِيمُ سُعِّرَتْ

    (veiẕe-lceḥîmü sü``irat.)

    13-وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ

    (veiẕe-lcennetü üzlifet.)

    14-عَلِمَتْ نَفْسٌ مَّا أَحْضَرَتْ

    (`alimet nefsüm mâ aḥḍarat.)

    15-فَلَا أُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ

    (felâ uḳsimü bilḫunnes.)

    16-الْجَوَارِ الْكُنَّسِ

    (elcevâri-lkünnes.)

    17-وَاللَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ

    (velleyli iẕâ `as`as.)

    18-وَالصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ

    (veṣṣubḥi iẕâ teneffes.)

    19-إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ

    (innehû leḳavlü rasûlin kerîm.)

    20-ذِي قُوَّةٍ عِندَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ

    (ẕî ḳuvvetin `inde ẕi-l`arşi mekîn.)

    21-مُّطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ

    (müṭâ`in ŝemme emîn.)

    22-وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجْنُونٍ

    (vemâ ṣâḥibüküm bimecnûn.)

    23-وَلَقَدْ رَآهُ بِالْأُفُقِ الْمُبِينِ

    (veleḳad raâhü bil'üfüḳi-lmübîn.)

    24-وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَنِينٍ

    (vemâ hüve `ale-lgaybi biḍanîn.)

    25-وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَّجِيمٍ

    (vemâ hüve biḳavli şeyṭânir racîm.)

    26-فَأَيْنَ تَذْهَبُونَ

    (feeyne teẕhebûn.)

    27-إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ

    (in hüve illâ ẕikrul lil`âlemîn.)

    28-لِمَن شَاءَ مِنكُمْ أَن يَسْتَقِيمَ

    (limen şâe minküm ey yesteḳîm.)

    29-وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ

    (vemâ teşâûne illâ ey yeşâe-llâhü rabbü-l`âlemîn.)

İçerik korumalıdır. Sağ tıklama işlevi devre dışı bırakıldı.