VEYSEL ATACAN

  • Resimler
  • Araştırmalar
  • Yazılar
  • Videolar

El-Müddessir Suresi

  • Abdülbaki Gölpınarlı

    1-Ey elbisesiyle başını örten.

    2-Kalk da korkut.

    3-Ve Rabbini büyük bil.

    4-Ve elbiseni temizle.

    5-Ve putlardan çekin.

    6-Ve birşeyi, daha fazlasını elde etmek için ve başa kakarak verme.

    7-Ve Rabbine dayan, sabret.

    8-O boru, çalınınca.

    9-Artık o gündür pek güç bir gün.

    10-Kafirlere kolay değildir.

    11-Bırak beni ve yarattığımı yapayalnız.

    12-O yarattığımı ki yarattım ve ona hayliden hayli mal verdim.

    13-Gözlerinin önünde duran oğullar verdim.

    14-Ve onun geçimini yaydım da yaydım.

    15-Sonra da daha fazlalaştırmamı umar.

    16-Hayır, mümkün değil; şüphe yok o, delillerimize karşı adamakıllı inada girişti.

    17-Ben de onu, rahat ve huzur yüzü görmeyeceği bir azaba uğratacağım.

    18-Şüphe yok ki o, iyice bir düşündü de kendince ölçtübiçti.

    19-Geberesice nasıl da ölçtübiçti.

    20-Sonra gene de geberesice, nasıl da ölçütübiçti.

    21-Sonra baktı.

    22-Sonra kaşını çattı, suratını astı,

    23-sonra ardını döndü ve ululanmaya kalkıştı.

    24-Derken bu, ancak dedi, eskiden beri söylenegelen bir büyü.

    25-Bu ancak insan sözü.

    26-Onu yakıcı cehenneme atarım.

    27-Ve bilir misin, nedir yakıcı cehennem?

    28-Yakar bitirir de gene bırakmaz.

    29-Derileri tamamıyla yakar kavurur.

    30-On dokuz memuru vardır.

    31-Ve biz, cehennem memurlarını, meleklerden tayin ettik ve kendilerine kitap verilenlerin iyideniyiye anlayıp inanmaları için ve inananların inancını arttırsın ve kendilerine kitap verilenlerle inananlar, şüpheye düşmesinler ve gönüllerinde hastalık olanlar ve kafirlerse, Allah bununla, bu örnekle neyi kastediyor ki desinler diye sayılarını on dokuz olarak taktir ettik. İşte böylece Allah, bildiğini saptırır ve dilediğini doğru yola sokar ve Rabbinin ordusu ne kadardır, ancak Allah bilir ve bu, insanlara bir öğüttür ancak.

    32-Hayır, gerçekten de andolsun aya.

    33-Ve andolsun çekilip giderken geceye.

    34-Ve ışıklanıp doğarken güne.

    35-Cehennem, şüphe yok ki pek büyük mahluklardan biridir.

    36-Korkutucudur insanları.

    37-Sizden, ileri geçip itaat edenleri ve geri kalıp isyana dalanları.

    38-Herkes, kazancına bağlıdır.

    39-Ancak sağ taraf ehli başka.

    40-Cennetlerdedir onlar, soralar, konuşurlar.

    41-Mücrimlerin halinden.

    42-Nedir derler cehenneme sokan sizi?

    43-Derler ki: Namaz kılmazdık.

    44-Ve yoksulu doyurmazdık.

    45-Ve boş laflarla azgınlığa dalanlarla biz de dalardık.

    46-Ve ceza gününü yalanlardık.

    47-Bize ölüm gelip çatıncaya dek.

    48-Derken şefaatçilerin şefaati fayda vermez onlara.

    49-Derken ne oluyor onlara ki öğütten, Kur'an'dan yüz çevirmedeler, kaçmadalar.

    50-Sanki yabani eşeklerdir onlar da.

    51-Arslandan kaçıyorlar.

    52-Hayır, onların herbiri, ister ki apaçık sahifeler verilsin onlara.

    53-Hayır, öyle değil, onlar, ahiretten korkmazlar.

    54-Gerçekten de Kur'an, bir öğüttür.

    55-Artık dileyen, öğüt alır onunla.

    56-Ve Allah'ın dilediğinden başkası öğüt alamaz; odur çekinilmeye değer ve yarlıgayıp suçları örter.

  • Ali Bulaç

    1-Ey bürünüp örtünen,

    2-Kalk (ve) bundan böyle uyar.

    3-Rabbini tekbir et (yücelt)

    4-Elbiseni temizle.

    5-Pislikten kaçınıp-uzaklaş.

    6-Daha çok istekte bulunmak için iyilik yapma.

    7-Rabbin için sabret.

    8-Çünkü o boruya (sur'a) üfürüldüğü zaman,

    9-İşte o gün, zorlu bir gündür;

    10-Kafirler içinse hiç kolay değildir.

    11-Kendisini tek olarak (ve yapayalnız) yarattığım (şu adam)ı Bana bırak;

    12-Ki Ben ona, 'alabildiğine geniş kapsamlı bir mal’ (servet) verdim.

    13-Göz önünde-hazır çocuklar (verdim).

    14-Ve sayısız imkan ve fırsatları önüne serdim.

    15-Sonra, daha arttırmam için tamah eder (doyumsuz istekte bulunur).

    16-Hayır; çünkü o, Bizim ayetlerimize karşı 'kesin bir inatçıdır."

    17-Onu alabildiğine sarp bir yokuşa süreceğim.

    18-Çünkü o, düşündü ve bir ölçü tespit etti.

    19-Kahrolası, nasıl bir ölçü koydu?

    20-Yine kahrolası, nasıl bir ölçü koydu?

    21-Sonra bir baktı.

    22-Sonra kaşlarını çattı ve yüzünü ekşitti.

    23-Sonra da sırt çevirdi ve büyüklük tasladı (istikbar).

    24-Böylece: "Bu, yalnızca 'aktarılarak öğrenilen' bir büyüdür" dedi.

    25-"Bu, bir beşer sözünden başkası değildir."

    26-Onu Ben, cehenneme sürükleyip-atacağım.

    27-Cehennem (sakar) nedir, sen bilir misin?

    28-Ne alıkoyar, ne bırakır.

    29-Beşere delicesine susamıştır.

    30-Onun üzerinde ondokuz vardır.

    31-Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını Kendisi'nden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.

    32-Hayır; Ay'a andolsun,

    33-Dönüp gittiği zaman geceye,

    34-Ağardığı zaman sabaha,

    35-Gerçekten o, büyük (musibet)lerden biridir.

    36-Beşer (insan) için bir uyarıdır.

    37-Sizlerden öne geçmek veya geride kalmak isteyenler için.

    38-Her nefis, kazandıklarına karşılık bir rehinedir.

    39-Ancak Ashab-ı Yemin (sağ ehli) hariç.

    40-Onlar cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar.

    41-Suçlu-günahkarları;

    42-"Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?"

    43-Onlar: "Biz namaz kılanlardan değildik" dediler.

    44-"Yoksula yedirmezdik."

    45-"(Batıla ve tutkulara) Dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik."

    46-"Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk."

    47-"Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı."

    48-Artık, şefaat edenlerin şefaati onlara bir yarar sağlamaz.

    49-Buna rağmen, bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çevirip duruyorlar?

    50-Sanki onlar, ürkmüş yaban eşekleri gibidirler;

    51-Arslandan korkup-kaçmışlar.

    52-Hayır; her biri, kendisine açılmış sahifelerin verilmesini ister.

    53-Hayır; onlar şüphesiz ahiretten korkmuyorlar.

    54-Gerçek (şu ki), o (Kur'an,) elbette bir öğüttür.

    55-Artık kim dilerse, öğüt alıp-düşünür.

    56-Allah dilemedikçe onlar öğüt almazlar; takvanın sahibi (onu kabul etmeye ehil olan) O'dur, mağfiretin sahibi (bağışlamaya ehil olan da) O'dur.

  • Diyanet İşleri Başkanlığı

    1-Ey örtüye bürünen!

    2-Kalk da uyar.

    3-Rabbini yücelt.

    4-Giydiklerini temiz tut.

    5-Kötü şeyleri terke devam et.

    6-Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma.

    7-Rabbin için sabret.

    8-Sura üflendiği vakit, işte o gün, inkarcılara kolay olmayan zorlu bir gündür.

    9-Sura üflendiği vakit, işte o gün, inkarcılara kolay olmayan zorlu bir gündür.

    10-Sura üflendiği vakit, işte o gün, inkarcılara kolay olmayan zorlu bir gündür.

    11-Tek olarak yaratıp kendisine bol bol mal, çevresinde bulunan oğullar verdiğim ve nimetleri yaydıkça yaydığım o kimseyi Bana bırak.

    12-Tek olarak yaratıp kendisine bol bol mal, çevresinde bulunan oğullar verdiğim ve nimetleri yaydıkça yaydığım o kimseyi Bana bırak.

    13-Tek olarak yaratıp kendisine bol bol mal, çevresinde bulunan oğullar verdiğim ve nimetleri yaydıkça yaydığım o kimseyi Bana bırak.

    14-Tek olarak yaratıp kendisine bol bol mal, çevresinde bulunan oğullar verdiğim ve nimetleri yaydıkça yaydığım o kimseyi Bana bırak.

    15-Bir de verdiğim nimetten artırmamı umar;

    16-Hayır; hayır; çünkü o, Bizim ayetlerimize karşı son derece inatçıdır.

    17-Onu sarp bir yokuşa sardıracağım.

    18-Çünkü o, düşündü, ölçtü biçti;

    19-Canı çıkası, ne biçim ölçüp biçti!

    20-Canı çıkası; sonra yine ne biçim ölçüp biçti!

    21-Sonra baktı;

    22-Sonra kaşlarını çattı, suratını aştı;

    23-Sonra da sırt çevirip büyüklük tasladı.

    24-"Bu sadece öğretilegelen bir sihirdir. Bu Kuran yalnızca bir insan sözüdür" dedi.

    25-"Bu sadece öğretilegelen bir sihirdir. Bu Kuran yalnızca bir insan sözüdür" dedi.

    26-İşte bu adamı yakıcı bir ateşe yaslayacağım.

    27-Yakıcı ateşin ne olduğunu sen nerden bilirsin?

    28-O, ne geri bırakır ne de azabdan vazgeçer.

    29-İnsanın derisini kavurur;

    30-Orada ondokuz bekçi vardır.

    31-Cehennemin bekçilerini yalnız meleklerden kılmışızdır. Sayılarını bildirmekle de, ancak inkar edenlerin denenmesini ve kendilerine kitap verilenlerin kesin bilgi edinmesini ve inananların da imanlarının artmasını sağladık. Kendilerine kitap verilenler ve inananlar şüpheye düşmesinler. Kalblerinde hastalık bulunanlar ve inkarcılar: "Allah bu misalle neyi muradetti?" desinler. İşte Allah, böylece, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu, insanoğluna bir öğütten ibarettir.

    32-Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir.

    33-Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir.

    34-Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir.

    35-Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir.

    36-Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir.

    37-Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir.

    38-Herkes kazancına bağlı bir rehindir;

    39-Ancak, defteri sağdan verilenler böyle değildir; onlar cennettedirler. Suçlulara: "Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar.

    40-Ancak, defteri sağdan verilenler böyle değildir; onlar cennettedirler. Suçlulara: "Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar.

    41-Ancak, defteri sağdan verilenler böyle değildir; onlar cennettedirler. Suçlulara: "Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar.

    42-Ancak, defteri sağdan verilenler böyle değildir; onlar cennettedirler. Suçlulara: "Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar.

    43-Onlar derler ki: "Namaz kılanlardan değildik."

    44-"Düşkün kimseyi doyurmuyorduk."

    45-"Batıla dalanlarla biz de dalardık."

    46-"Ceza gününü yalanlardık."

    47-"Ölüm bize o haldeyken geldi."

    48-Artık onlara, şefaatçilerin şefaati fayda vermez.

    49-Öyleyken, bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çeviriyorlar?

    50-Aslandan ürkerek kaçan yabani merkeplere benzerler.

    51-Aslandan ürkerek kaçan yabani merkeplere benzerler.

    52-Hayır; her biri önüne açılıvermiş sahifeler verilmesini ister.

    53-Hayır; daha doğrusu ahiretten korkmazlar.

    54-Hayır; şüphesiz bu Kuran bir öğüttür.

    55-Dileyen kimse öğüt alır.

    56-Allah dilemeksizin öğüt alamazlar. O, kendisinden korkulmaya daha layıktır ve bağışlamaya daha ehildir.

  • Diyanet Vakfı

    1-Ey bürünüp sarınan (Resulüm)!

    2-Kalk, ve (insanları) uyar.

    3-Sadece Rabbini büyük tanı.

    4-Elbiseni tertemiz tut.

    5-Kötü şeyleri terket.

    6-Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma.

    7-Rabbinin rızasına ermek için sabret.

    8-O Sur'a üfürüldüğü zaman var ya,

    9-İşte o gün zorlu bir gündür.

    10-Kafirler için (hiç de) kolay değildir.

    11-Tek olarak yarattığım, kimseyi bana bırak,

    12-Kendisine geniş servet verdim,

    13-Göz önünde duran oğullar (verdim),

    14-Kendisine bir döşeyiş döşedim.

    15-Üstelik o (nimetlerimi) daha da arttırmamı umuyor.

    16-Asla (ummasın)! Çünkü o, bizim ayetlerimize karşı alabildiğine inatçıdır.

    17-Ben onu sarp bir yokuşa sardıracağım!

    18-Zira o, düşündü taşındı, ölçtü biçti.

    19-Canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti!

    20-Sonra, canı çıkasıca tekrar (ölçtü biçti); nasıl ölçtü biçtiyse!

    21-Sonra baktı.

    22-Sonra kaşlarını çattı, suratını astı.

    23-En sonunda, kibirini yenemeyip sırt çevirdi.

    24-"Bu (Kur'an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir."

    25-Bu, insan sözünden başka bir şey değil."

    26-Ben onu sekara (cehenneme) sokacağım.

    27-Sen biliyor musun sekar nedir?

    28-Hem (bütün bedeni helak eder, hiçbir şey) bırakmaz, hem (eski hale getirip tekrar azap etmekten) vazgeçmez o.

    29-İnsanın derisini kavurur.

    30-Üzerinde ondokuz (muhafız melek) vardır.

    31-Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkarcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını atrttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kafirler de: "Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?" desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.

    32-Hayır hayır (öğüt almazlar). Aya andolsun ki,

    33-Dönüp gitmekte olan geceye,

    34-Ağarmakta olan sabaha andolsun ki,

    35-O (cehennem), büyük musibetlerden biridir.

    36-İnsanlık için, uyarıcıdır.

    37-Sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyen kimseler için (uyarıcıdır).

    38-Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir;

    39-Ancak sağdakiler başka.

    40-Onlar cennetler içinde sorarlar.

    41-Günahkarların durumunu:

    42-"Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?" diye

    43-Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik,

    44-Yoksulu doyurmuyorduk,

    45-(Batıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk,

    46-Ceza gününü de yalan sayıyorduk,

    47-Sonunda bize ölüm geldi çattı.

    48-Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.

    49-Böyle iken onlara ne oluyor ki, öğütten yüz çeviriyorlar?

    50-Kaçan yaban eşekleri gibi,

    51-Âdeta arslandan ürkmüş.

    52-Daha doğrusu onlardan her biri, kendisine, (önünde) açılmış sahifeler (ilahi vahiy) verilmesini istiyor.

    53-Hayır! Aslında onlar ahiretten korkmuyorlar.

    54-Asla (düşündükleri gibi değil)! Bilsinler ki bu, gerçekten bir ikazdır!

    55-Dileyen ondan (düşünüp) öğüt alır.

    56-Bununla beraber, Allah dilemeksizin onlar öğüt alamazlar. Sakınılmaya layık olan da O'dur, mağfiret sahibi de O'dur.

  • Edip Yüksel

    1-Ey gizlenen,

    2-Kalk ve uyar.

    3-Rabbini yücelt.

    4-Örtülerini temizle.

    5-Kötülükten uzaklaş.

    6-İhtiraslı olma.

    7-Rabbin için sabret.

    8-Duyuru yapıldığı zaman,

    9-İşte, zorlu gün o gündür.

    10-İnkarcılar için kolay değil.

    11-Bir birey olarak yarattığım kişiyi bana bırak.

    12-Ona hem zenginlik verdim,

    13-Hem de gözü önünde çocuklar...

    14-Ona nimetler yağdırdım.

    15-Buna rağmen, daha fazlasını istiyor.

    16-Asla, çünkü o, ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.

    17-Onu sarp bir yokuşa sardıracağım.

    18-Nitekim o düşündü; ölçtü biçti.

    19-Kahrolası, ne biçim ölçüp biçti.

    20-Kahrolası, gene ne biçim ölçüp biçti.

    21-Baktı.

    22-Sonra surat astı, kaşlarını çattı.

    23-Ve arkasını döndü; büyüklük tasladı:

    24-"Bu," dedi, "etkileyici bir büyüden başka bir şey değil."

    25-"Bu sadece bir insan sözüdür."

    26-Onu Sakar'a atacağım.

    27-Sakar nedir bilir misin?

    28-Ne bırakır, ne de yüklenir (tam ve mükemmel),

    29-Halklar için (evrensel) bir göstergedir/ekrandır.

    30-Üzerinde ondokuz vardır.

    31-Biz ateşe bekçi olarak sadece melekleri atadık. Onların sayısını (ondokuz'u) da, () inkarcılar için bir fitne (sınav/huzursuzluk kaynağı) yaptık, () kitap verilmiş olanları ikna etsin, () inananların inancını güçlendirsin, () kitap verilmiş olanlarla inananların kuşkularını ortadan kaldırsın, ve () kalplerinde hastalık olanlarla inkarcılar da, "ALLAH bu örnekle ne demek istiyor?" desinler. Böylece ALLAH dilediğini/dileyeni saptırır ve dilediğini/dileyeni de doğruya iletir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu (sayı) halklara bir mesajdır.

    32-Hayır, andolsun Ay'a,

    33-Geçtiği vakit geceye,

    34-Ağardığı vakit sabaha,

    35-Bu büyüklerden birisidir.

    36-Halklara bir uyarıdır.

    37-İlerlemek yahut geride kalmak dileyenleriniz için.

    38-Her kişi kendi günahıyla mahkum olur.

    39-Ancak sağ tarafta olanlar hariç;

    40-Cennetler içindedirler, sorarlar,

    41-Suçlulara:

    42-"Sizi bu cezaya sokan nedir?"

    43-Diyecekler ki, "Desteklemezdik/namaz kılmazdık"

    44-"Yoksula da yedirmezdik."

    45-"Biz, boş şeylere dalanlarla birlikte dalardık."

    46-"Yargı gününü yalanlardık."

    47-"Nihayet (şimdi) kesin gerçeğe ulaştık."

    48-Aracıların şefaati onlara bir yarar sağlamaz.

    49-Öyleyse neden bu mesajdan yüz çeviriyorlar.

    50-Ürkmüş zebralar gibi,

    51-Aslandan kaçan...

    52-Hayır, onlardan her biri, kendisine özel olarak açılmış sayfalar verilmesini ister.

    53-Doğrusu, onlar ahiretten korkmuyor.

    54-Doğrusu, bu bir öğüttür.

    55-Dileyen ondan öğüt alır.

    56-ALLAH dilemezse onlar öğüt alamazlar. O, erdemli davranmanın kaynağıdır; bağışlamanın kaynağıdır.

  • Elmalılı Hamdi Yazır

    1-Ey örtüsüne bürünen (Peygamber)!

    2-Kalk artık uyar.

    3-Sadece Rabbini yücelt.

    4-Elbiseni temizle.

    5-Pislikten sakın.

    6-Yaptığını çok görerek başa kakma.

    7-Rabbin için sabret.

    8-O sûra üflendiği zaman,

    9-İşte o gün pek zorlu bir gündür.

    10-Kâfirler için hiç kolay değildir.

    11-Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak.

    12-Hem ona bol servet verdim.

    13-Hem göz önünde oğullar verdim.

    14-Hem ona büyük imkânlar sağladım.

    15-Sonra da şiddetle arzu eder ki daha da artırayım.

    16-Hayır, çünkü o bizim âyetlerimize karşı bir inatçı kesildi.

    17-Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım.

    18-Çünkü o bir düşündü, ölçtü, biçti.

    19-Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti.

    20-Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti.

    21-Sonra baktı.

    22-Sonra kaşını çattı, surat astı.

    23-Sonra arkasını döndü ve büyüklük tasladı.

    24-"Bu, dedi, başka değil öğretilegelen bir sihirdir."

    25-"Bu, sadece bir insan sözüdür."

    26-Ben onu Sekar'a (cehenneme) sokacağım.

    27-Bilir misin sen, nedir o sekar?

    28-Ne geriye bir şey kor, ne bırakır.

    29-Durmadan derileri kavurur.

    30-Üzerinde ondokuz (melek) vardır.

    31-Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. İşte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir.

    32-Hayır, andolsun aya,

    33-Döndüğü an o geceye,

    34-Ve açtığı sıra o sabaha.

    35-Kuşkusuz o Sekar, büyük belalardan biridir.

    36-Uyarmak için insanları..

    37-İçinizden ileri gitmek veya geri kalmak isteyen kimseleri..

    38-Her nefis kendi kazancına bağlıdır.

    39-Ancak amel defterleri sağından verilenler hariç.

    40-Onlar cennettedirler, sorup dururlar.

    41-Suçluların durumunu.

    42-"Nedir sizi Sekar'a sokan?" diye.

    43-Suçlular der ki: "Biz namaz kılanlardan değildik."

    44-"Yoksula da yedirmezdik."

    45-"Boş şeylere dalanlarla dalar giderdik."

    46-"Ceza gününü yalanlardık."

    47-"Nihayet bize ölüm gelip çattı."

    48-Artık onlara şefaatçilerin şefaatı fayda vermez.

    49-Şimdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var?

    50-Sanki onlar ürkmüş yaban eşekleri.

    51-Arslandan kaçmaktalar.

    52-Hayır, onlardan her kişi kendisine açılmış sayfalar verilmesini istiyor.

    53-Yok, yok onlar ahiretten korkmuyorlar.

    54-Hayır, hayır, O kur'ân kuşkusuz bir öğüttür.

    55-Dileyen onu düşünür.

    56-Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da.

  • Suat Yıldırım

    1-Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanları uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın, Pis ve murdar olan her şeyden kaçın Verdiğini çok bularak minnet etme! Rabbinin yolunda sabret! Sûr'a üflendiği gün, Doğrusu, o çok çetin bir gün! Kâfirlere hiç kolay olmayan bir gün!

    2-Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanları uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın, Pis ve murdar olan her şeyden kaçın Verdiğini çok bularak minnet etme! Rabbinin yolunda sabret! Sûr'a üflendiği gün, Doğrusu, o çok çetin bir gün! Kâfirlere hiç kolay olmayan bir gün!

    3-Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanları uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın, Pis ve murdar olan her şeyden kaçın Verdiğini çok bularak minnet etme! Rabbinin yolunda sabret! Sûr'a üflendiği gün, Doğrusu, o çok çetin bir gün! Kâfirlere hiç kolay olmayan bir gün!

    4-Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanları uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın, Pis ve murdar olan her şeyden kaçın Verdiğini çok bularak minnet etme! Rabbinin yolunda sabret! Sûr'a üflendiği gün, Doğrusu, o çok çetin bir gün! Kâfirlere hiç kolay olmayan bir gün!

    5-Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanları uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın, Pis ve murdar olan her şeyden kaçın Verdiğini çok bularak minnet etme! Rabbinin yolunda sabret! Sûr'a üflendiği gün, Doğrusu, o çok çetin bir gün! Kâfirlere hiç kolay olmayan bir gün!

    6-Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanları uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın, Pis ve murdar olan her şeyden kaçın Verdiğini çok bularak minnet etme! Rabbinin yolunda sabret! Sûr'a üflendiği gün, Doğrusu, o çok çetin bir gün! Kâfirlere hiç kolay olmayan bir gün!

    7-Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanları uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın, Pis ve murdar olan her şeyden kaçın Verdiğini çok bularak minnet etme! Rabbinin yolunda sabret! Sûr'a üflendiği gün, Doğrusu, o çok çetin bir gün! Kâfirlere hiç kolay olmayan bir gün!

    8-Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanları uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın, Pis ve murdar olan her şeyden kaçın Verdiğini çok bularak minnet etme! Rabbinin yolunda sabret! Sûr'a üflendiği gün, Doğrusu, o çok çetin bir gün! Kâfirlere hiç kolay olmayan bir gün!

    9-Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanları uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın, Pis ve murdar olan her şeyden kaçın Verdiğini çok bularak minnet etme! Rabbinin yolunda sabret! Sûr'a üflendiği gün, Doğrusu, o çok çetin bir gün! Kâfirlere hiç kolay olmayan bir gün!

    10-Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanları uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın, Pis ve murdar olan her şeyden kaçın Verdiğini çok bularak minnet etme! Rabbinin yolunda sabret! Sûr'a üflendiği gün, Doğrusu, o çok çetin bir gün! Kâfirlere hiç kolay olmayan bir gün!

    11-Mal ve ailesiz, tek olarak yarattığım, sonra çok çok mal, servet ve etrafında dolaşan oğullar verdiğim, her türlü imkânı önüne serdiğim, o adamın hakkından gelmeyi sen Bana bırak!

    12-Mal ve ailesiz, tek olarak yarattığım, sonra çok çok mal, servet ve etrafında dolaşan oğullar verdiğim, her türlü imkânı önüne serdiğim, o adamın hakkından gelmeyi sen Bana bırak!

    13-Mal ve ailesiz, tek olarak yarattığım, sonra çok çok mal, servet ve etrafında dolaşan oğullar verdiğim, her türlü imkânı önüne serdiğim, o adamın hakkından gelmeyi sen Bana bırak!

    14-Mal ve ailesiz, tek olarak yarattığım, sonra çok çok mal, servet ve etrafında dolaşan oğullar verdiğim, her türlü imkânı önüne serdiğim, o adamın hakkından gelmeyi sen Bana bırak!

    15-Hâlâ da açgözlülükle imkânlarını daha da artırmama hevesleniyor.

    16-Hiç heveslenmesin! Çünkü o Bizim âyetlerimize karşı inatçı kesildi.

    17-Ben de onu sarp mı sarp bir yokuşa sardıracağım.

    18-O düşündü, ölçtü, biçti...

    19-Kahrolası, nasıl da ölçtü biçti!

    20-Hay kahrolası! Nasıl, nasıl da ölçtü biçti!

    21-Sonra baktı...

    22-Derken suratını astı, kaşlarını çattı...

    23-Sonra da sırtını döndü, kibirinden kabardı, arkasına bakmadan çekip gitti!

    24-“Bu, büyücülerden nakledilen büyüden ibarettir.” dedi.

    25-Bu, beşer sözünden başka bir şey değildir.”

    26-(“Beşer” desin bakalım) “Ben de onu sekar'a atacağım.

    27-Sekar nedir bilir misin? Nereden bileceksin!

    28-O, içine atılanı yer, bitirir. Yine de bırakmaz, eski haline çevirip bu işi tekrar eder.

    29-Sürekli olarak derileri kavurur.

    30-Üzerinde on dokuz görevli vardır.

    31-Biz cehennem görevlilerini sadece melaikelerden kıldık. Onların sayısını da kâfirler için imtihan ve sıkıntı sebebi yaptık ki Ehl-i kitaptan olanlar Peygambere imanda yakîn sahibi olup, daha kesin inansınlar. mü'minlerin imanlarındaki yakinleri artsın. Ehl-i kitap ve müminler tereddüde düşmesinler. Kalplerinde hastalık olan münafıklar ile kâfirler de neticede: “Allah, bu misal ile ne anlatmak istemiş olabilir?” desinler. Böylece Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını Kendisinden başka kimse bilemez. Bu, (yani cehennem veya ondan bahseden âyetler) beşere bir öğüt ve uyarıdan başka bir şey değildir. [2,26]

    32-Hayır! İş kâfirlerin dediği gibi değil. Ay'a,

    33-Ve dönüp giden geceye,

    34-Ağardığı dem sabaha kasem edip şahit tutarım ki.

    35-O sekar belâların en müthişidir.

    36-Beşer için en büyük uyarıdır.

    37-İleri veya geri gitmek durumunda olanlar için en büyük uyarıdır.

    38-Ashab-ı yeminden, hesap defterini sağ tarafından alan cennetlikler dışında herkes, yaptığı işlerin rehini ve esîri olacaktır.

    39-Ashab-ı yeminden, hesap defterini sağ tarafından alan cennetlikler dışında herkes, yaptığı işlerin rehini ve esîri olacaktır.

    40-Onlar mutlaka cennetlerde mücrimlerin durumu hakkında, kendi aralarında konuşurlar. O suçlulara: “Neydi bu cehenneme sizi sürükleyen?” diye sorulur.

    41-Onlar mutlaka cennetlerde mücrimlerin durumu hakkında, kendi aralarında konuşurlar. O suçlulara: “Neydi bu cehenneme sizi sürükleyen?” diye sorulur.

    42-Onlar mutlaka cennetlerde mücrimlerin durumu hakkında, kendi aralarında konuşurlar. O suçlulara: “Neydi bu cehenneme sizi sürükleyen?” diye sorulur.

    43-Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik.

    44-Fakirleri doyurmaz, onların ihtiyaçlarıyla ilgilenmezdik.

    45-Batıl sözlere dalanlarla beraber biz de dalardık.

    46-Bu hesap gününü yalan sayardık.

    47-Ölüm bizi yakalayıncaya kadar hep böyle idik.”

    48-Artık onlara şefaatçilerin şefaati fayda etmez.

    49-Ne oluyor onlara ki bu öğütten, bu irşaddan arslandan ürküp kaçan yaban eşeği gibi kaçıyorlar?

    50-Ne oluyor onlara ki bu öğütten, bu irşaddan arslandan ürküp kaçan yaban eşeği gibi kaçıyorlar?

    51-Ne oluyor onlara ki bu öğütten, bu irşaddan arslandan ürküp kaçan yaban eşeği gibi kaçıyorlar?

    52-Bu beyler, bu öğütle yetinmeyip üstelik her biri kendisine mahsus özel kitap, özel ferman isterler!

    53-Hayır! onlar aslında âhiret endişesi taşımazlar.

    54-Hayır! Gerçekten bu bir öğüttür, bir uyarıdır.

    55-Dileyen onu okur, düşünür ve ders alır.

    56-Ama Allah dilemedikçe onlar ders alamazlar. Saygı duyulup cezasından sakınmaya lâyık olan da, günahkârların günahlarını bağışlama şanına yaraşan da yalnız O'dur.

  • Süleyman Ateş

    1-Ey örtüsüne bürünen,

    2-Kalk, uyar.

    3-Rabbini tekbir et (O'nun büyüklüğünü an),

    4-Elbiseni temizle,

    5-Pislikten kaçın.

    6-Verdiğini çok bularak başa kakma.

    7-Rabbin için sabret.

    8-Sur'a üflendiği zaman

    9-İşte o gün, çetin bir gündür!

    10-Kafirler için kolay değildir.

    11-Benimle şu adamı yalnız bırak ki ben onu tek olarak yarattım.

    12-Ona uzun boylu mal verdim.

    13-Göz önünde oğullar (verdim).

    14-Kendisine bir döşeyiş döşedim.

    15-Hala daha da artırmama göz dikiyor.

    16-Hayır, çünkü o bizim ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.

    17-Onu dimdik bir yokuşa sardıracağım.

    18-Zira o düşündü, ölçtü, biçti.

    19-Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti.

    20-Yine kahrolası nasıl ölçtü, biçti.

    21-Sonra baktı,

    22-Sonra surat astı, kaşlarını çattı,

    23-Sonra arkasını döndü, böbürlendi:

    24-Bu dedi, rivayet edilip öğretilen bir büyüden başka bir şey değildir.

    25-Bu, sadece, bir insan sözüdür.

    26-Onu Sekar'a sokacağım.

    27-Sekar'ın ne olduğunu sen nereden bileceksin?

    28-(Geride bir şey) Komaz, bırakmaz (her şeyi yakıp yok eder).

    29-Durmadan deriler kavurur.

    30-Üzerinde ondokuz (muhafız) vardır.

    31-Biz cehennemin muhafızlarını hep melekler yaptık. Onların sayısını da inkar edenler için bir sınav yaptık ki, kendilerine Kitap verilmiş olanlar iyice inansın, inananların da imanı artsın. Kitap verilmiş olanlar ve inananlar kuşkulanmasınlar. Kalblerinde hastalık bulunanlar ve kafirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. Böylece Allah, dilediğini şaşırtır, dilediğni doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlara bir uyarıdır.

    32-Hayır, andolsun Aya,

    33-Dönüp gitmekte olan geceye,

    34-Ağaran sabaha,

    35-Ki o (Sekar), büyük(bela)lardan biridir.

    36-İnsanlar için uyarıcıdır;

    37-Sizden (iman yolunda) ileri gitmek veya geri kalmak dileyen kimseler için (uyarıcıdır).

    38-Her can, kazandığıyle (Allah katında) rehin alınmıştır.

    39-Yalnız sağın adamları (Kitapları sağdan verilenler) hariç.

    40-Onlar cennetler içinde soruyorlar;

    41-Suçluların durumunu:

    42-Sizi şu yakıcı ateşe ne sürükledi?

    43-(Onlar da) Dediler ki: "Biz namaz kılanlardan olmadık."

    44-Yoksula da yedirmezdik.

    45-Boş şeylere dalanlarla birlikte dalardık."

    46-Ceza gününü yalanlardık.

    47-İşte böyle iken ölüm bize gelip çattı.

    48-Artık onlara şefa'atçilerin şefa'ati fayda vermez.

    49-Böyle iken onlara ne oluyur ki öğütten yüz çeviriyorlar?

    50-Yaban eşekleri gibi;

    51-Aslandan ürkmüş.

    52-Hayır, onlardan her kişi kendisine açılan sahifeler verilmesini istiyor.

    53-Yok yok onlar ahiretten korkmuyorlar.

    54-Hayır (iyi bilsinler ki) o (Kur'an) bir ikazdır.

    55-Dileyen onu düşünür, öğüt alır.

    56-Allah dilemedikçe onlar öğüt almazlar. Takva ve mağfiret ehli O'dur (kendisinden korunmağa, cezasından kaçınmağa layık olan ve günahları bağışlayan yalnız O'dur).

  • Yaşar Nuri Öztürk

    1-Ey giysisine bürünüp kenara çekilen!

    2-Kalk da uyar!

    3-Rabbinin yüceliğini duyur!

    4-Temizle giysilerini!

    5-Uzaklaştır kendinden pisliği!

    6-Çok bularak başa kakma yaptığın iyiliği!

    7-Ve yalnız Rabbin için dayanıklı kıl benliği!

    8-O boruya üfürüldüğünde,

    9-İşte o gün çok zorlu, çok çetin bir gündür.

    10-Küfre batmışlar için hiç de kolay değildir.

    11-Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak!

    12-Hesapsız bir mal verdim ona.

    13-Göz doyurucu oğullar verdim.

    14-Alabildiğine imkânlar döşedim onun için.

    15-Tüm bunlardan sonra hırs ile daha da artırmamı istiyor.

    16-Hayır, iş sanıldığı gibi değil! O, bizim ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.

    17-Ben onu dik bir yola süreceğim.

    18-Derin derin düşündü o; ölçtü-biçti.

    19-Kahrolası, nasıl bir ölçü kullandı!

    20-Bir kez daha kahrolası, nasıl bir ölçü kullandı?!

    21-Sonra baktı.

    22-Sonra yüzünü buruşturdu, kaşlarını çattı.

    23-Sonra arkasını döndü ve böbürlendi.

    24-Şöyle dedi: "Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil."

    25-"İnsan sözünden başka bir şey değil bu."

    26-Onu sekara fırlatacağım.

    27-Bilir misin nedir sekar?

    28-Ortada bir şey bırakmaz, hiçbir şeyi görmezlik etmez o.

    29-İnsan için tablolar/levhalar/ekranlar sunandır o/deriyi yakıp kavurandır o.

    30-Üzerinde ondokuz vardır onun.

    31-Biz, cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz, onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın. Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla neyi örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir.

    32-Hayır, sandıkları gibi değil! Yemin olsun Ay'a,

    33-Yemin olsun geceye, sırtını döndüğünde;

    34-Yemin olsun sabaha, ağarıp ışıdığında,

    35-Ki o gerçekten en büyüklerden biridir.

    36-İnsan için bir uyarıcıdır.

    37-Sizden, öne geçmek yahut arkaya kalmak/erken davranmak yahut gecikmek isteyen için.

    38-Her benlik kendi kazandığının bir karşılığıdır.

    39-Uğur ve bereket yârânı müstesna.

    40-Bahçelerdedirler. Birbirlerine soruyorlar,

    41-Suçlular hakkında:

    42-"Sizi sekara sürükleyen nedir?"

    43-Cevap verdiler: "Namazı/duayı yerine getirenlerden değildik."

    44-"Yoksulu yedirip doyurmuyorduk."

    45-"Boş lakırdılara dalanlarla dalar giderdik."

    46-"Din gününü yalanlıyorduk."

    47-"Nihayet, tartışılmaz ve karşı çıkılmaz bilgi önümüze dikildi."

    48-Artık yarar sağlamaz onlara şefaatçilerin şefaati.

    49-Ne oluyor onlara da öğüt verip düşündüren şeyden yüz çeviriyorlar?

    50-Sağa-sola kaçışan yaban eşekleri gibidirler,

    51-Arslandan ürkmüşlerdir.

    52-İçlerinden her kişi de istiyor ki, kendisine açılıp saçılmış sayfalar verilsin.

    53-Hayır, öyle şey olmaz! Doğrusu şu ki, âhiretten korkmuyorlar.

    54-Hayır, iş, sandıkları gibi değil! O bir öğüt verici/bir düşündürücüdür.

    55-Dileyen düşünür onu, öğüt alır.

    56-Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. Sakındırmaya ve affetmeye ehil olan O'dur.

  • ARAPÇA

    1-بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَـٰنِ الرَّحِيمِ يَا أَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ

    (yâ eyyühe-lmüddeŝŝir.)

    2-قُمْ فَأَنذِرْ

    (ḳum feenẕir.)

    3-وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ

    (verabbeke fekebbir.)

    4-وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ

    (veŝiyâbeke feṭahhir.)

    5-وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ

    (verrucze fehcür.)

    6-وَلَا تَمْنُن تَسْتَكْثِرُ

    (velâ temnün testekŝir.)

    7-وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْ

    (velirabbike faṣbir.)

    8-فَإِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِ

    (feiẕâ nüḳira fi-nnâḳûr.)

    9-فَذَٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَسِيرٌ

    (feẕâlike yevmeiẕiy yevmün `asîr.)

    10-عَلَى الْكَافِرِينَ غَيْرُ يَسِيرٍ

    (`ale-lkâfirîne gayru yesîr.)

    11-ذَرْنِي وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا

    (ẕernî vemen ḫalaḳtü veḥîdâ.)

    12-وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَّمْدُودًا

    (vece`altü lehû mâlem memdûdâ.)

    13-وَبَنِينَ شُهُودًا

    (vebenîne şühûdâ.)

    14-وَمَهَّدتُّ لَهُ تَمْهِيدًا

    (vemehhettü lehû temhîdâ.)

    15-ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ

    (ŝümme yaṭme`u en ezîd.)

    16-كَلَّا ۖ إِنَّهُ كَانَ لِآيَاتِنَا عَنِيدًا

    (kellâ. innehû kâne liâyâtinâ `anîdâ.)

    17-سَأُرْهِقُهُ صَعُودًا

    (seürhiḳuhû ṣa`ûdâ.)

    18-إِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَ

    (innehû fekkera veḳaddera.)

    19-فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ

    (feḳutile keyfe ḳaddera.)

    20-ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ

    (ŝümme ḳutile keyfe ḳaddera.)

    21-ثُمَّ نَظَرَ

    (ŝümme neżara.)

    22-ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ

    (ŝümme `abese vebesera.)

    23-ثُمَّ أَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَ

    (ŝümme edbera vestekbera.)

    24-فَقَالَ إِنْ هَـٰذَا إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ

    (feḳâle in hâẕâ illâ siḥruy yü'ŝer.)

    25-إِنْ هَـٰذَا إِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِ

    (in hâẕâ illâ ḳavlü-lbeşer.)

    26-سَأُصْلِيهِ سَقَرَ

    (seuṣlîhi seḳara.)

    27-وَمَا أَدْرَاكَ مَا سَقَرُ

    (vemâ edrâke mâ seḳar.)

    28-لَا تُبْقِي وَلَا تَذَرُ

    (lâ tübḳî velâ teẕer.)

    29-لَوَّاحَةٌ لِّلْبَشَرِ

    (levvâḥatül lilbeşer.)

    30-عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَ

    (`aleyhâ tis`ate `aşer.)

    31-وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً ۙ وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا ۙ وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ ۙ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَـٰذَا مَثَلًا ۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَن يَشَاءُ وَيَهْدِي مَن يَشَاءُ ۚ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ ۚ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْبَشَرِ

    (vemâ ce`alnâ aṣḥâbe-nnâri illâ melâikeh. vemâ ce`alnâ `iddetehüm illâ fitnetel lilleẕîne keferû liyesteyḳine-lleẕîne ûtü-lkitâbe veyezdâde-lleẕîne âmenû îmânev velâ yertâbe-lleẕîne ûtü-lkitâbe velmü'minûne veliyeḳûle-lleẕîne fî ḳulûbihim meraḍuv velkâfirûne mâẕâ erâde-llâhü bihâẕâ meŝelâ. keẕâlike yüḍillü-llâhü mey yeşâü veyehdî mey yeşâ'. vemâ ya`lemü cünûde rabbike illâ hû. vemâ hiye illâ ẕikrâ lilbeşer.)

    32-كَلَّا وَالْقَمَرِ

    (kellâ velḳamer.)

    33-وَاللَّيْلِ إِذْ أَدْبَرَ

    (velleyli iẕ edbera.)

    34-وَالصُّبْحِ إِذَا أَسْفَرَ

    (veṣṣubḥi iẕâ esfera.)

    35-إِنَّهَا لَإِحْدَى الْكُبَرِ

    (innehâ leiḥde-lküber.)

    36-نَذِيرًا لِّلْبَشَرِ

    (neẕîral lilbeşer.)

    37-لِمَن شَاءَ مِنكُمْ أَن يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ

    (limen şâe minküm ey yeteḳaddeme ev yeteeḫḫar.)

    38-كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ

    (küllü nefsim bimâ kesebet rahîneh.)

    39-إِلَّا أَصْحَابَ الْيَمِينِ

    (illâ aṣḥâbe-lyemîn.)

    40-فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءَلُونَ

    (fî cennâtin. yetesâelûn.)

    41-عَنِ الْمُجْرِمِينَ

    (`ani-lmücrimîn.)

    42-مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ

    (mâ selekeküm fî seḳara.)

    43-قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ

    (ḳâlû lem nekü mine-lmüṣallîn.)

    44-وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ

    (velem nekü nuṭ`imü-lmiskîn.)

    45-وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ

    (vekünnâ neḫûḍu me`a-lḫâiḍîn.)

    46-وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ

    (vekünnâ nükeẕẕibü biyevmi-ddîn.)

    47-حَتَّىٰ أَتَانَا الْيَقِينُ

    (ḥattâ etâne-lyeḳîn.)

    48-فَمَا تَنفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِعِينَ

    (femâ tenfe`uhüm şefâ`atü-şşâfi`în.)

    49-فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِضِينَ

    (femâ lehüm `ani-tteẕkirati mü`riḍîn.)

    50-كَأَنَّهُمْ حُمُرٌ مُّسْتَنفِرَةٌ

    (keennehüm ḥumürum müstenfirah.)

    51-فَرَّتْ مِن قَسْوَرَةٍ

    (ferrat min ḳasverah.)

    52-بَلْ يُرِيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُؤْتَىٰ صُحُفًا مُّنَشَّرَةً

    (bel yürîdü küllü-mriim minhüm ey yü'tâ ṣuḥufem müneşşerah.)

    53-كَلَّا ۖ بَل لَّا يَخَافُونَ الْآخِرَةَ

    (kellâ. bel lâ yeḫâfûne-l'âḫirah.)

    54-كَلَّا إِنَّهُ تَذْكِرَةٌ

    (kellâ innehû teẕkirah.)

    55-فَمَن شَاءَ ذَكَرَهُ

    (femen şâe ẕekerah.)

    56-وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ اللَّهُ ۚ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَىٰ وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ

    (vemâ yeẕkürûne illâ ey yeşâe-llâh. hüve ehlü-ttaḳvâ veehlü-lmagfirah.)

İçerik korumalıdır. Sağ tıklama işlevi devre dışı bırakıldı.