VEYSEL ATACAN

  • Resimler
  • Araştırmalar
  • Yazılar
  • Videolar

Nuh Suresi

  • Abdülbaki Gölpınarlı

    1-Şüphe yok ki biz, onlara elemli bir azap gelmeden korkut kavmini diye göndermiştik Nuh'u, kavmine.

    2-Demişti ki: Ey kavmin, ben, sizi apaçık bir korkutucuyum.

    3-Gayrı kulluk edin Allah'a ve çekinin ondan ve itaat edin bana da.

    4-Suçlarınızı yarlıgasın ve sizi, muayyen bir vaktedek geciktirsin. Şüphe yok ki Allah'ın takdir ettiği vakit geldi mi gecikmesine imkan yoktur eğer biliyorsanız.

    5-Rabbim demişti, ben kavmimi gece ve gündüz çağırdım.

    6-Benim çağırmam, ancak onların kaçmasını arttırdı.

    7-Ve gerçekten de ben, onları, sen yarlıgayasın, suçlarını örtesin diye ne vakit çağırdıysam parmaklarıyla kulaklarını tıkadılar ve elbiselerine büründüler ve ısrar ettiler ve ululandıkça ululanmaya kalkıştılar.

    8-Sonra onları, gerçekten de yüksek sesle çağırdım.

    9-Sonra açığa vurup yaydım onlara ve gizlice konuştum, davet ettim onları da.

    10-Dedim ki: Rabbinizden yarlıganma dileyin, şüphe yok ki o, bütün suçları, tamamıyla örter.

    11-Size gökten faydalı ve bol yağmurlar yollar.

    12-Ve size, mallar, oğullar vererek yardım eder ve size bağlar, bahçeler halk eder ve ırmaklar yaratır.

    13-Ne oldu size ki Allah'ın, büyük, ulu ve şerefli bir mabud olduğunu ummuyorsunuz?

    14-Ve halbuki o, sizi haldenhale koyarak halk etmiştir.

    15-Görmez misiniz Allah, nasıl da gökleri yedi kat yaratmıştır.

    16-Ve o göklerde, aya bir ışık vermiş ve güneşi de, her yanı aydınlatan bir çırağ olarak halk etmiştir.

    17-Ve Allah, yeryüzünden size nebatlar bitirmiştir.

    18-Sonra da sizi gene oraya yollar ve oradan çıkarır.

    19-Ve Allah, yer yüzünü size bir döşeme, bir yaygı olarak yaratmıştır.

    20-Oradaki genişgeniş yollara dalıp gidin diye.

    21-Nuh demişti ki: Rabbim, şüphe yok ki onlar, bana isyan ettiler ve malı ve evladı, ancak ziyanını arttırıp duran kişiye uydular.

    22-Ve pek büyük düzenler kurmaya giriştiler.

    23-Ve sakın dediler, mabutlarınızı bırakmayın, hele ne Vedd'i bırakın, ne Suva'ı, ne de Yaguus'u ve Yauk'u ve Nesr'i.

    24-Ve andolsun ki bunlar, birçok kişileri doğru yoldan çıkardılar ve zalimlerin, ancak sapıklığını arttır.

    25-Suçları yüzünden de bunlar, sulara boğuldular da ateşe atıldılar, derken Allah'tan başka bir yardımcı da bulamadılar.

    26-Ve Nuh, demişti ki: Rabbim, yeryüzünde kafirlerden bir tek kişi bile bırakma.

    27-Şüphe yok ki onları bırakacak olursan kullarını yoldan çıkarırlar ve ancak gerçekten sapan ve iyiden iyiye kafir olan evlatlar yetiştirirler.

    28-Rabbim, benim suçlarımı ört ve anamınbabamın ve inanarak evime kimler girdiyse onların ve erkek, kadın bütün inananların suçlarını ve zalimleri de ancak mahvet, helak vesilelerini arttır onların.

  • Ali Bulaç

    1-Şüphesiz, Biz Nuh'u; "Kavmini, onlara acı bir azap gelmeden evvel uyar" diye kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik.

    2-O da dedi ki: "Ey Kavmim, gerçek şu ki, ben size (gönderilmiş) apaçık bir uyarıcıyım."

    3-"Allah'a kulluk edin, O'ndan korkun ve bana itaat edin."

    4-"Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar ertelesin. Elbette Allah'ın eceli geldiği zaman, o ertelenmez. Bir bilmiş olsaydınız."

    5-Dedi ki: "Rabbim, gerçekten kavmimi gece ve gündüz davet edip-durdum."

    6-"Fakat davet etmem, bir kaçıştan başkasını arttırmadı."

    7-"Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip-direttiler.'

    8-"Sonra onları açıktan açığa davet ettim."

    9-"Daha sonra (davamı) onlara açıkça ilan ettim ve kendilerine gizli gizli yollarla yanaşmak istedim."

    10-"Bundan böyle" dedim. "Rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten O, çok bağışlayandır.

    11-"(Öyle yapın ki,) Üzerinize gökten sağanak (bol miktarda yağmur) yağdırsın."

    12-"Size mallar ve çocuklarla yardımda bulunsun. Size (ürün yüklü) bağlar-bahçeler versin, ırmaklar da versin."

    13-"Size ne oluyor ki, Allah'tan bir vakarı ummuyorsunuz?"

    14-"Oysa O, sizi gerçekten tavır tavır yaratmıştır."

    15-"Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?"

    16-"Ve ayı bunlar içinde bir nur kılmış, güneşi de (aydınlatıcı ve yakıcı) bir kandil yapmıştır."

    17-"Allah, sizi yerden bir bitki (gibi) bitirdi."

    18-"Sonra sizi yine oraya geri çevirecek ve sizi (diriltici) bir çıkarışla diriltip-çıkaracaktır."

    19-"Allah, yeri sizin için bir yaygı kıldı."

    20-"Öyle ki, onun içinde geniş yollarında gezip-dolaşırsınız, diye."

    21-Nuh: "Rabbim, gerçekten onlar bana isyan ettiler; mal ve çocukları kendisine ziyandan başka bir şeyi artırmayan kimselere uydular."

    22-"Ve büyük büyük hileli-düzenler kurdular."

    23-"Ve dediler ki: Kendi ilahlarınızı bırakmayın; bırakmayın ne Vedd'i, ne Suva'ı, ne Yeğus'u, ne Ye'uk'u ve ne de Nesr'i."

    24-"Böylece onlar, çoğu kimseyi şaşırtıp-saptırdılar. Sen de o zalimlere sapıklıktan başkasını arttırma."

    25-Bunlar, hataları dolayısıyla suda boğuldular, sonra ateşe sokuldular. O zaman da Allah'ın dışında hiçbir yardımcı bulamadılar.

    26-Nuh "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma." dedi.

    27-"Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükten sınırı aşan (facir'den) kafirden başkasını doğurmazlar."

    28-"Rabbim, beni, annemi, babamı, mü'min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlere yıkımdan başkasını arttırma."

  • Diyanet İşleri Başkanlığı

    1-"Milletine can yakıcı bir azap gelmezden önce onları uyar" diye Nuh'u milletine gönderdik.

    2-O da şöyle söyledi: "Ey Milletim! Şüphesiz ben, size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım."

    3-"Allah'a kulluk edin; O'ndan sakının ve bana itaat edin ki Allah günahlarınızı size bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin; doğrusu Allah'ın belirttiği süre gelince geri bırakılamaz; keşke bilseniz!"

    4-"Allah'a kulluk edin; O'ndan sakının ve bana itaat edin ki Allah günahlarınızı size bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin; doğrusu Allah'ın belirttiği süre gelince geri bırakılamaz; keşke bilseniz!"

    5-Nuh dedi ki: "Rabbim! Doğrusu ben, milletimi gece gündüz çağırdım."

    6-"Fakat benim çağırmam, sadece benden uzaklıklarını artırdı."

    7-"Doğrusu ben Senin onları bağışlaman için kendilerini her çağırışımda, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler, büyüklendikçe büyüklendiler."

    8-"Sonra, doğrusu ben onları açıkça çağırdım."

    9-"Sonra onlara açıktan açığa, gizliden gizliye de söyledim."

    10-Dedim ki: "Rabbinizden bağışlanma dileyin; doğrusu O, çok bağışlayandır. Size gökten bol bol yağmur indirsin."

    11-Dedim ki: "Rabbinizden bağışlanma dileyin; doğrusu O, çok bağışlayandır. Size gökten bol bol yağmur indirsin."

    12-"Sizi, mallar ve oğullarla desteklesin; sizin için bahçeler var etsin, ırmaklar akıtsın."

    13-"Ne oluyorsunuz ki Allah'a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz."

    14-"Oysa sizi merhalelerden geçirerek O yaratmıştır."

    15-"Allah'ın, göğü yedi kat üzerine nasıl yarattığını görmez misiniz?"

    16-"Aralarında aya aydınlık vermiş ve güneşin ışık saçmasını sağlamıştır."

    17-"Allah sizi yerden bitirir gibi yetiştirmiştir."

    18-"Sonra sizi oraya döndürür ve yine oradan çıkarır."

    19-"Yeryüzünde dolaşabilmeniz, orada yollar ve geniş geçitlerden geçebilmeniz için, onu size yayan O'dur."

    20-"Yeryüzünde dolaşabilmeniz, orada yollar ve geniş geçitlerden geçebilmeniz için, onu size yayan O'dur."

    21-Nuh: "Rabbim! Doğrusu bunlar bana baş kaldırdılar ve malı, çocuğu kendisine sadece zarar getiren kimseye uydular; birbirinden büyük düzenler kurdular" dedi.

    22-Nuh: "Rabbim! Doğrusu bunlar bana baş kaldırdılar ve malı, çocuğu kendisine sadece zarar getiren kimseye uydular; birbirinden büyük düzenler kurdular" dedi.

    23-İnsanlara: "Sakın tanrılarınızı bırakmayın, Ved, Suva, Yağus, Yeuk ve Nesr putlarından asla vazgeçmeyin" dediler.

    24-"Böylece birçoğunu saptırdılar; Rabbim! Sen bu zalimlerin sadece şaşkınlığını artır."

    25-Onlar, günahları yüzünden suda boğuldular; ateşe sokuldular, kendilerine Allah'tan başka yardımcı bulamadılar.

    26-Nuh dedi ki: "Rabbim! Yeryüzünde hiçbir inkarcı bırakma."

    27-"Doğrusu Sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar; sadece ahlaksız ve çok inkarcıdan başkasını doğurup yetiştirmezler."

    28-"Rabbim! Beni, anamı, babamı, evime inanmış olarak gireni, inanan erkek ve kadınları bağışla; zalimlerin de yalnız helakını artır."

  • Diyanet Vakfı

    1-Kendilerine yakıcı bir azap gelmeden önce kavmini uyar, diye Nuh'u kendi kavmine gönderdik.

    2-"Ey kavmim dedi, ben sizin için açık bir uyarıcıyım"

    3-"Allah'a kulluk edin; O'na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin."

    4-"Ki Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vadeye kadar tehir etsin (muahaze etmeden yaşatsın)" Bilinmeli ki Allah'ın tayin ettiği vade gelince, artık o ertelenmez. Keşke bilseydiniz!"

    5-(Sonra Nuh:) Rabbim! dedi, doğrusu ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim;

    6-Fakat benim davetim, ancak kaçmalarını arttırdı.

    7-Gerçekten de, (imana gelmeleri ve böylece) günahlarını bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler.

    8-Sonra, ben kendilerine haykırarak davette bulundum.

    9-Sonra, onlarla hem açıktan açığa hem de gizli gizli konuştum.

    10-Dedim ki: Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır.

    11-(Mağfiret dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin,

    12-Mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın.

    13-Size ne oluyor ki, Allah'a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz?

    14-Oysa, sizi türlü merhalelerden geçirerek O yaratmıştır.

    15-Görmediniz mi, Allah yedi göğü birbiriyle ahenktar olarak nasıl yaratmış!

    16-Onların içinde ayı bir nur kılmış, güneşi de bir çerağ yapmıştır.

    17-Allah, sizi de yerden ot (bitirir) gibi bitirmiştir.

    18-Sonra sizi yine oraya döndürecek ve sizi yeniden çıkaracaktır.

    19-"Allah, yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır."

    20-"Ki, onda geniş yollar edinip dolaşabilesiniz. (diye).

    21-(Öğütlerinin fayda vermemesi üzerine) Nuh: Rabbim! dedi, doğrusu bunlar bana karşı geldiler de, malı ve çocuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka işe yaramayan kimseye uydular.

    22-Bunlar da, büyük hileler, büyük desiseler kurdular!

    23-Ve dediler ki: Sakın ilahlarınızı bırakmayın; hele Ved'den, Suva'dan, Yeğus'tan, Ye'uk'tan ve Nesr'den asla vazgeçmeyin!

    24-(Böylece) onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır!

    25-Bunlar, günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular ve o zaman Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar.

    26-Nuh: "Rabbim! dedi, yeryüzünde kafirlerden hiç kimseyi bırakma!"

    27-"Çünkü sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar; yalnız ahlaksız, nankör (insanlar) doğururlar (yetiştirirler)."

    28-"Rabbim! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin de ancak helakini arttır."

  • Edip Yüksel

    1-"Kendilerine acı azap gelmezden önce halkını uyar," diye Nuh'u halkına gönderdik.

    2-Dedi ki, "Ey halkım, ben size apaçık bir uyarıcıyım."

    3-"ALLAH'a kulluk edin, O'nu sayın ve beni izleyin."

    4-"Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz, ALLAH'ın verdiği süre gelince ertelenmez; bir bilseydiniz.

    5-Dedi ki, "Rabbim, ben halkımı gece gündüz çağırdım."

    6-"Ne var ki, çağrım onların kaçışını arttırmaktan başka şeye yaramadı."

    7-"Her ne zaman senin onları bağışlaman için onları çağırdıysam parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerini başlarına örttüler, direndiler, büyüklendikçe büyüklendiler."

    8-"Sonra onları açıkça çağırdım."

    9-" Sonra onlara ilan ettim, gizliden gizliye de konuştum."

    10-"Dedim ki, 'Rabbinizden bağışlanma dileyin; O çok Bağışlayandır."

    11-"Size gökten bol yağmur göndersin."

    12-"Size bol para ve çocuklarla desteklesin, size bahçeler ve ırmaklar versin."

    13-Size ne oluyor ki ALLAH'a saygı göstermek istemiyorsunuz?

    14-Oysa sizi evrimler halinde yaratan O'dur.

    15-ALLAH'ın yedi göğü tabakalar halinde nasıl yarattığını görmez misiniz?

    16-Ayı bunların içinde bir ışık, güneşi de bir lamba yaptı.

    17-Ve ALLAH sizi topraktan bir bitki olarak bitirdi.

    18-Sonra sizi ona döndürecek ve sizi tekrar çıkaracaktır.

    19-ALLAH yeryüzünü sizin için bir yerleşim yeri yaptı.

    20-Ki orada geniş yollarda gidesiniz.

    21-Nuh dedi ki, "Rabbim, onlar bana karşı geldiler ve parası, çocukları kendisine sadece zarar veren bir kimseye uydular."

    22-"Ve hatta büyük tuzaklar kurdular."

    23-"Dediler ki, 'Tanrılarınızı terketmeyin. Ne Vedd'i, ne Suva'ı, ne Yeğus'u, Yeuk'u ve Nesr'i bırakmayın."

    24-"Çok kişiyi saptırdılar. Öyleyse, sen de zalimlerin şaşkınlığını arttır."

    25-Suçlarından ötürü boğuldular ve ateşe sokuldular. Kendilerine ALLAH'tan başka yardımcı da bulamadılar.

    26-Nuh dedi ki, "Rabbim, yeryüzünde bir tek inkarcı bırakma."

    27-"Onları bırakırsan kullarını saptırırlar ve ancak bayağı inkarcılar doğururlar."

    28-"Rabbim, beni, anamı babamı, evime inanan olarak girenleri, inanan erkek ve kadınları bağışla; zalimlerin ise ancak yıkımlarını arttır."

  • Elmalılı Hamdi Yazır

    1-Gerçekten biz Nûh'u kavmine gönderdik, "kavmine acı bir azap gelmezden önce onları uyar" diye.

    2-Dedi ki, "ey kavmim! Gerçekten ben size açık bir uyarıcıyım".

    3-Şöyle ki, "Allah'a kulluk edin, ondan korkun ve bana itaat edin."

    4-"Günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz Allah'ın takdir ettiği süre gelince ertelenmez. Eğer bilseydiniz.." (inanırdınız).

    5-Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Ben kavmimi gece gündüz davet ettim."

    6-"Fakat benim çağırmam, onların sadece kaçmalarını artırdı."

    7-"Ben onları senin bağışlaman için her davet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ısrar ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler."

    8-"Sonra ben onları açık açık çağırdım."

    9-"Sonra hem ilan ederek söyledim onlara, hem gizli gizli. "

    10-"Gelin, dedim, Rabbinizin sizi bağışlamasını isteyin. Çünkü o çok bağışlayıcıdır."

    11-"Üzerinize gökten bol yağmur yağdırsın."

    12-"Mallar ve oğullar vererek sizin imdadınıza koşsun. Sizin için bahçeler yapsın, ırmaklar yapsın."

    13-"Niçin siz Allah'a bir vakar yakıştıramıyorsunuz?"

    14-"Oysa o sizi aşama aşama yaratmıştır."

    15-"Görmediniz mi Allah yedi göğü uygun tabakalar halinde nasıl yaratmış?"

    16-Ve Ay'ı bunların içinde bir nur yapmış, güneşi de bir lamba kılmış.

    17-Allah sizi yerden bir bitki bitirir gibi bitirdi.

    18-Sonra sizi tekrar oraya geri çevirecek ve tekrar çıkaracaktır.

    19-Allah sizin için yeri bir yaygı yapmıştır.

    20-Ki, ondan açılan geniş geniş yollarda gidesiniz.

    21-Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; malı ve çocuğu hüsrandan başka bir şeyini artırmayan kimsenin ardına düştüler."

    22-"Büyük büyük tuzaklar kurdular."

    23-Dediler ki: "Sakın tanrılarınızı bırakmayın, ne Vedd'i, ne Suva'ı ve ne de Yeğus'u, Yeûk'u ve Nesr'i."

    24-Çok kişiyi yoldan saptırdılar. Sen de o zalimlerin sadece şaşkınlıklarını artır.

    25-Hatalarından dolayı boğuldular, ateşe sokuldular, kendilerine Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar.

    26-Nûh dedi ki: "Yeryüzünde kafirlerden bir tek kişi bırakma."

    27-"Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar ve sadece ahlâksız ve kâfir çocuklar doğururlar."

    28-"Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mümin olarak evime girene ve bütün inanmış erkek ve kadınlara mağfiret buyur. Zalimlerin de sadece helakini artır."

  • Suat Yıldırım

    1-Biz Nûh'u kendi milletine peygamber olarak gönderip:“Gayet acı bir azap başlarına gelip çatmadan önce halkını uyar!” dedik.

    2-O da: “Ey benim milletim! Ben size gönderilen kesin bir uyarıcıyım. Şöyle ki: Yalnız Allah'a ibadet edin, O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki: Sizin günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir vakte, yani ölüm anına kadar azap çektirmeksizin hayatta bıraksın.Çünkü Allah’ın takdir ettiği vâde gelince, asla ertelenmez. Keşke bunu bir bilseniz!

    3-O da: “Ey benim milletim! Ben size gönderilen kesin bir uyarıcıyım. Şöyle ki: Yalnız Allah'a ibadet edin, O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki: Sizin günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir vakte, yani ölüm anına kadar azap çektirmeksizin hayatta bıraksın.Çünkü Allah’ın takdir ettiği vâde gelince, asla ertelenmez. Keşke bunu bir bilseniz!

    4-O da: “Ey benim milletim! Ben size gönderilen kesin bir uyarıcıyım. Şöyle ki: Yalnız Allah'a ibadet edin, O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki: Sizin günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir vakte, yani ölüm anına kadar azap çektirmeksizin hayatta bıraksın.Çünkü Allah’ın takdir ettiği vâde gelince, asla ertelenmez. Keşke bunu bir bilseniz!

    5-“Ya Rabbî, dedi Nûh, ben milletimi gece gündüz dine dâvet ettim. Ama benim dâvetim, onların sadece daha çok uzaklaşmalarına yol açtı.”

    6-“Ya Rabbî, dedi Nûh, ben milletimi gece gündüz dine dâvet ettim. Ama benim dâvetim, onların sadece daha çok uzaklaşmalarına yol açtı.”

    7-Her ne zaman, onları bağışlaman için çağırdıysam, onlar parmaklarıyla kulaklarını tıkadılar. Esvaplarıyla örtündüler, direttiler ve çok kibirlendiler.

    8-Ben onları bu sefer yüksek sesle dâvet etmeye başladım.

    9-Daha sonra onları gâh açıkça çağırdım, gâh iyice gizli bir dâvet yönelttim, her türlü yolu denedim.

    10-Dedim ki onlara: “Rabbinizden af dileyiniz. Zira o gafurdur.”

    11-Mağfiret dileyin ki üzerinize bol bol yağmur indirsin.

    12-“Size mal ve evlad ihsan buyursun, size bahçeler, ırmaklar, su kanalları nasib etsin.”

    13-“Neden acaba siz, sizi tavırdan tavıra yaratan Allah'ın büyüklüğünü kabul etmiyorsunuz?”

    14-“Neden acaba siz, sizi tavırdan tavıra yaratan Allah'ın büyüklüğünü kabul etmiyorsunuz?”

    15-Görmez misiniz ki Allah yedi kat göğü tam birbiri ile uyum içinde yarattı?

    16-Gökte Ay'ı bir nûr, Güneş’i ise lâmba yaptı. [10,5]

    17-Allah sizi yerden nebat bitirircesine bitirip yetiştirdi.

    18-Sonra sizi tekrar oraya gönderip, yine sizi oradan çıkaracaktır.

    19-Allah yeri size bir yaygı yaptı ki onun geniş yollarında yürüyesiniz.

    20-Allah yeri size bir yaygı yaptı ki onun geniş yollarında yürüyesiniz.

    21-Nûh: “Ya Rabbî, dedi, Sen de biliyorsun ki onlar bana isyan ettiler; servet ve evlat çokluğunun kendi ziyanını artırdığı kimselere uydular.

    22-Büyük hîle ve tuzaklar kurdular.

    23-“Sakın tanrılarınızdan vazgeçmeyin, Ved, Suva, Yegûs, Yeûk ve Nesr'i, bunlardan hiçbirini bırakmayın!” dediler.

    24-Böylece onlar birçok insanı şaşırttılar. Mademki öyle yaptılar, Sen de bu zalimlerin şaşkınlığını artır ya Rabbî!”

    25-Hasılı, birçok suçları sebebiyle suda boğuldular ve cehenneme tıkıldılar! Allah'a karşı, kendilerine yardım edecek bir tek yardımcı bile bulamadılar.

    26-Nûh: “Ya Rabbî, dedi, yeryüzünde dolaşan bir tek kâfir bile bırakma!”

    27-“Zira bırakırsan onlar Senin kullarını, Senin yolundan saptırırlar,ve sadece kendileri gibi kâfir, ahlâksız çocuklar dünyaya getirip yetiştirirler.”

    28-“Ya Rabbî, beni, anamı, babamı ve evime mümin olarak girenleri, erkek ve kadın bütün müminleri affeyle.O zalimleri ise, daha da beter eyle, daha da perişan eyle!”

  • Süleyman Ateş

    1-Biz Nuh'u kavmine gönderdik: "Onlara acı bir azab gelmezden önce kavmini uyar," diye.

    2-Ey kavmim, dedi, ben sizin için açık bir uyarıcıyım.

    3-Allah'a kulluk edin, O'ndan korkun, bana da ita'at edin.

    4-Ki (Allah) günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Zira Allah'ın süresi geldiği zaman ertelenmez. Bilir(kişiler) olsaydınız (bunu anlardınız).

    5-(Nuh:) "Rabbim, dedi, ben kavmimi gece gündüz da'vet ettim."

    6-Benim da'vetim, onlara kaçışlarını artırmaktan başka bir katkıda bulunmadı.

    7-Günahlarını bağışlaman için onları (sana) ne kadar da'vet ettimse parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler, direttiler, çok böbürlendiler.

    8-Sonra ben onları açıkça da'vet ettim.

    9-Sonra onlara açıktan söyledim, gizli gizli söyledim: And lo! I have made public proclamation unto them, and I have appealed to them in private.

    10-'Rabbinizden mağfiret dileyin, çünkü O çok bağışlayandır' dedim."

    11-'(O'ndan mağfiret dileyin) Ki üzerinize gökten bol yağmur göndersin'

    12-'Ve size mallarla, oğullarla yardım etsin, size bahçeler versin, ırmaklar versin'

    13-Size ne oluyor ki, Allah için saygı ummuyorsunuz?'

    14-'Oysa O, sizi aşama, aşama yarattı.'

    15-Görmediniz mi Allah nasıl yedi göğü birbiri üstünde tabaka tabaka yarattı?'

    16-'Ve Ayı bunların içinde nur yaptı. Güneşi de bir lamba yaptı.'

    17-Allah sizi yerden bir bitki olarak bitirdi.'

    18-'Sonra yine oraya geri çevirecek ve tekrar çıkaracaktır.'

    19-Allah, yeri sizin için bir sergi yaptı.'

    20-'Ki onda açılan geniş geniş yollarda gidesiniz'."

    21-(Bu öğütlerin hiçbirinin fayda vermediğini gören) Nuh, (Rabbine dönerek): "Rabbim, dedi, onlar bana karşı geldiler de malı ve çocuğu kendisinin ziyanını artırmaktan başka işe yaramayan (şımarık, gururlu) bir adama uydular."

    22-Büyük büyük tuzaklar kurdular.

    23-Dediler ki: "Tanrılarınızı bırakmayın: Vedd'i, Suva'ı, Yeğus'u, Ye'uk'u ve Nesr'i bırakmayın!"

    24-(Böylece) Onlar, çok kimseyi yoldan çıkardılar. Sen de o zalimlere şaşkınlıktan başka bir şey artırma.

    25-Hatalarından dolayı boğuldular, ateşe sokuldular, kendilerine Allah'tan başka yardımcılar da bulamadılar.

    26-Nuh dedi ki: "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden tek kişi bırakma."

    27-Çünkü sen onları bırakırsan, kullarını şaşırtırlar ve sadece ahlaksız, nankör (insanlar) doğururlar.

    28-Rabbim beni, babamı-anamı, inanarak evime gireni, inanan erkek ve kadınları bağışla; zalimlerin de sadece helakini artır (onların köklerini kurut)."

  • Yaşar Nuri Öztürk

    1-Biz, Nûh'u, "Toplumunu, kendilerine korkunç bir azap gelmeden önce uyar!" diye kavmine gönderdik.

    2-O dedi ki: "Ey toplumum! Hiç kuşkunuz olmasın, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım."

    3-"O halde, Allah'a ibadet edin! O'ndan korkun! Ve bana itaat edin ki,

    4-Allah, günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir süreye kadar ertelesin. Çünkü Allah'ın eceli geldiğinde ertelenmez. Bir bilebilseydiniz!"

    5-Nûh şöyle yakardı: "Ey Rabbim! Ben toplumuma gece ve gündüz çağrıda bulundum."

    6-"Fakat çağrım, onların kaçışlarını artırmaktan başka bir işe yaramadı."

    7-"Ben onları, sen kendilerini affedesin diye çağırdıkça, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiseleriyle sarılıp sarmalandılar, inat ve ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler."

    8-"Sonra onları daha açık bir biçimde çağırdım."

    9-"Daha sonra bir başka duyuru yönelttim. Ve onları gizli gizli de çağırdım."

    10-Ve şöyle dedim: "Rabbinizden af dileyin! O, bağışlamayı çok sevendir."

    11-"Göğü üzerinize bol bol yağmur taşıyıcı olarak gönderir."

    12-"Sizi, mallar ve oğullarla güçlendirir, size yeşil bahçeler lütfeder. Ve sizin için nehirler akıtır."

    13-"Ne oluyor size de Allah için bir vakar ümidinde olmuyorsunuz?"

    14-"O ki, sizi halden hale/evreden evreye geçirerek yarattı."

    15-"Görmediniz mi, Allah yedi göğü ahenkli bir bütün olarak nasıl yarattı?"

    16-"Ve Ay'ı, bunlar içinde bir nur yaptı ve Güneş'i bir kandil haline getirdi."

    17-"Ve Allah sizi bir bitki olarak yerden bitirdi."

    18-"Sonra sizi yere geri gönderiyor ve sonra bir çıkarışla tekrar çıkarıyor."

    19-"Allah size yeryüzünü bir yaygı yaptı,

    20-Ki ondan geniş yollar edinip de yürüyesiniz."

    21-Nûh dedi ki: "Rabbim! Onlar bana isyan ettiler de malı ve çocuğu kendisine hüsrandan başka bir artış getirmeyen kişiye uydular."

    22-"Çok büyük hileler sergilediler/çok büyük tuzaklar kurdular."

    23-Dediler ki: "İlahlarınızı sakın bırakmayın! Ved'di, Süva'ı asla bırakmayın! Yeğus'u, Yeuk'u, Nesr'i de bırakmayın!"

    24-"Çoklarını saptırdılar. Sen de o zalimler için şaşkınlıktan başka bir şeyi artırma."

    25-Hataları yüzündendir ki boğuldular, ateşe atıldılar. Kendileri için, Allah dışında yardımcılar bulamadılar.

    26-Nûh şöyle yakardı: "Rabbim! Yeryüzünde, kâfirlerden yurt tutacak/gezip dolaşacak hiç kimse bırakma!"

    27-"Çünkü eğer sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve kötülük üreten nankörden başkasını doğurmazlar."

    28-"Rabbim! Beni, anne-babamı, inanmış olarak evime gireni, tüm inanmış erkekleri ve inanmış kadınları affet! Zalimlerin de sadece helâk ve perişanlığını artır!"

  • ARAPÇA

    1-بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَـٰنِ الرَّحِيمِ إِنَّا أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِ أَنْ أَنذِرْ قَوْمَكَ مِن قَبْلِ أَن يَأْتِيَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

    (innâ erselnâ nûḥan ilâ ḳavmihî en enẕir ḳavmeke min ḳabli ey ye'tiyehüm `aẕâbün elîm.)

    2-قَالَ يَا قَوْمِ إِنِّي لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ

    (ḳâle yâ ḳavmi innî leküm neẕîrum mübîn.)

    3-أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ وَاتَّقُوهُ وَأَطِيعُونِ

    (eni-`büdü-llâhe vetteḳûhü veeṭî`ûn.)

    4-يَغْفِرْ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرْكُمْ إِلَىٰ أَجَلٍ مُّسَمًّى ۚ إِنَّ أَجَلَ اللَّهِ إِذَا جَاءَ لَا يُؤَخَّرُ ۖ لَوْ كُنتُمْ تَعْلَمُونَ

    (yagfir leküm min ẕünûbiküm veyüeḫḫirküm ilâ ecelim müsemmâ. inne ecele-llâhi iẕâ câe lâ yü'eḫḫar. lev küntüm ta`lemûn.)

    5-قَالَ رَبِّ إِنِّي دَعَوْتُ قَوْمِي لَيْلًا وَنَهَارًا

    (ḳâle rabbi innî de`avtü ḳavmî leylev venehârâ.)

    6-فَلَمْ يَزِدْهُمْ دُعَائِي إِلَّا فِرَارًا

    (felem yezidhüm dü`âî illâ firârâ.)

    7-وَإِنِّي كُلَّمَا دَعَوْتُهُمْ لِتَغْفِرَ لَهُمْ جَعَلُوا أَصَابِعَهُمْ فِي آذَانِهِمْ وَاسْتَغْشَوْا ثِيَابَهُمْ وَأَصَرُّوا وَاسْتَكْبَرُوا اسْتِكْبَارًا

    (veinnî küllemâ de`avtühüm litagfira lehüm ce`alû eṣâbi`ahüm fî âẕânihim vestagşev ŝiyâbehüm veeṣarru vestekberü-stikbârâ.)

    8-ثُمَّ إِنِّي دَعَوْتُهُمْ جِهَارًا

    (ŝümme innî de`avtühüm cihârâ.)

    9-ثُمَّ إِنِّي أَعْلَنتُ لَهُمْ وَأَسْرَرْتُ لَهُمْ إِسْرَارًا

    (ŝümme innî a`lentü lehüm veesrartü lehüm isrârâ.)

    10-فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ إِنَّهُ كَانَ غَفَّارًا

    (feḳultü-stagfirû rabbeküm innehû kâne gaffârâ.)

    11-يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُم مِّدْرَارًا

    (yürsili-ssemâe `aleyküm midrârâ.)

    12-وَيُمْدِدْكُم بِأَمْوَالٍ وَبَنِينَ وَيَجْعَل لَّكُمْ جَنَّاتٍ وَيَجْعَل لَّكُمْ أَنْهَارًا

    (veyümdidküm biemvâliv vebenîne veyec`al leküm cennâtiv veyec`al leküm enhârâ.)

    13-مَّا لَكُمْ لَا تَرْجُونَ لِلَّهِ وَقَارًا

    (mâ leküm lâ tercûne lillâhi veḳârâ.)

    14-وَقَدْ خَلَقَكُمْ أَطْوَارًا

    (veḳad ḫaleḳaküm aṭvârâ.)

    15-أَلَمْ تَرَوْا كَيْفَ خَلَقَ اللَّهُ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا

    (elem terav keyfe ḫaleḳa-llâhü seb`a semâvâtin ṭibâḳâ.)

    16-وَجَعَلَ الْقَمَرَ فِيهِنَّ نُورًا وَجَعَلَ الشَّمْسَ سِرَاجًا

    (vece`ale-lḳamera fîhinne nûrav vece`ale-şşemse sirâcâ.)

    17-وَاللَّهُ أَنبَتَكُم مِّنَ الْأَرْضِ نَبَاتًا

    (vellâhü embeteküm mine-l'arḍi nebâtâ.)

    18-ثُمَّ يُعِيدُكُمْ فِيهَا وَيُخْرِجُكُمْ إِخْرَاجًا

    (ŝümme yü`îdüküm fîhâ veyuḫricüküm iḫrâcâ.)

    19-وَاللَّهُ جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ بِسَاطًا

    (vellâhü ce`ale lekümü-l'arḍa bisâṭâ.)

    20-لِّتَسْلُكُوا مِنْهَا سُبُلًا فِجَاجًا

    (liteslükû minhâ sübülen ficâcâ.)

    21-قَالَ نُوحٌ رَّبِّ إِنَّهُمْ عَصَوْنِي وَاتَّبَعُوا مَن لَّمْ يَزِدْهُ مَالُهُ وَوَلَدُهُ إِلَّا خَسَارًا

    (ḳâle nûḥur rabbi innehüm `aṣavnî vettebe`û mel lem yezidhü mâlühû veveledühû illâ ḫasârâ.)

    22-وَمَكَرُوا مَكْرًا كُبَّارًا

    (vemekerû mekran kübbârâ.)

    23-وَقَالُوا لَا تَذَرُنَّ آلِهَتَكُمْ وَلَا تَذَرُنَّ وَدًّا وَلَا سُوَاعًا وَلَا يَغُوثَ وَيَعُوقَ وَنَسْرًا

    (veḳâlû lâ teẕerunne âliheteküm velâ teẕerunne veddev velâ süvâ`av velâ yegûŝe veye`ûḳa venesrâ.)

    24-وَقَدْ أَضَلُّوا كَثِيرًا ۖ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا ضَلَالًا

    (veḳad eḍallû keŝîrâ. velâ tezidi-żżâlimîne illâ ḍalâlâ.)

    25-مِّمَّا خَطِيئَاتِهِمْ أُغْرِقُوا فَأُدْخِلُوا نَارًا فَلَمْ يَجِدُوا لَهُم مِّن دُونِ اللَّهِ أَنصَارًا

    (mimmâ ḫaṭîâtihim ugriḳû feüdḫilû nâran felem yecidû lehüm min dûni-llâhi enṣârâ.)

    26-وَقَالَ نُوحٌ رَّبِّ لَا تَذَرْ عَلَى الْأَرْضِ مِنَ الْكَافِرِينَ دَيَّارًا

    (veḳâle nûḥur rabbi lâ teẕer `ale-l'arḍi mine-lkâfirîne deyyârâ.)

    27-إِنَّكَ إِن تَذَرْهُمْ يُضِلُّوا عِبَادَكَ وَلَا يَلِدُوا إِلَّا فَاجِرًا كَفَّارًا

    (inneke in teẕerhüm yüḍillû `ibâdeke velâ yelidû illâ fâciran keffârâ.)

    28-رَّبِّ اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَن دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا تَبَارًا

    (rabbi-gfir lî velivâlideyye velimen deḫale beytiye mü'minev velilmü'minîne velmü'minât. velâ tezidi-żżâlimîne illâ tebârâ.)

İçerik korumalıdır. Sağ tıklama işlevi devre dışı bırakıldı.