1-Andolsun zamana.
2-Şüphe yok ki insan, elbette zararda, ziyanda.
3-Ancak inananlar ve iyi işlerde bulunanlar ve birbirlerine gerçeği gözetmeyi ve sabretmeyi tavsiye edenler başka.
VEYSEL ATACAN
1-Andolsun zamana.
2-Şüphe yok ki insan, elbette zararda, ziyanda.
3-Ancak inananlar ve iyi işlerde bulunanlar ve birbirlerine gerçeği gözetmeyi ve sabretmeyi tavsiye edenler başka.
1-Asra andolsun;
2-Gerçekten insan, ziyandadır.
3-Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.
1-İkindi vaktine (Asra; çağa) and olsun ki,
2-İnsan hiç şüphesiz hüsran içindedir.
3-Ancak inanıp yararlı iş işleyenler, birbirlerine gerçeği tavsiye edenler ve sabırlı olmayı tavsiye edenler bunun dışındadır.
1-Asra yemin ederim ki
2-İnsan gerçekten ziyan içindedir.
3-Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.
1-Andolsun akıp giden zamana ki;
2-İnsanlar zarardadır.
3-Ancak inanıp erdemli davrananlar, birbirlerine gerçeği öğütleyenler ve birbirlerine sabretmeyi öğütleyenler hariç.
1-Asra yemin olsun ki,
2-İnsan mutlaka ziyandadır.
3-Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır
1-Yemin ederim zamana:
2-İnsanlar hüsranda.
3-Ancak şunlar müstesna:İman edip makbul ve güzel işler yapanlar,Bir de birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler.
1-Asra andolsun ki,
2-İnsan ziyandadır.
3-Ancak inanıp iyi işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler ziyanda değillerdir.
1-Yemin olsun zamana/çağa/gündüzün iki ucuna/sabah namazına/ikindi vaktine/Asrısaadet'e ki,
2-İnsan, gerçekten tam bir hüsran içindedir!
3-İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, birbirlerine hakkı önerenler, birbirlerine sabrı önerenler müstesnadır.
1-بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَـٰنِ الرَّحِيمِ وَالْعَصْرِ
(vel`aṣr.)
2-إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ
(inne-l'insâne lefî ḫusr.)
3-إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
(ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti vetevâṣav bilḥaḳḳi vetevâṣav biṣṣabr.)