VEYSEL ATACAN

  • Resimler
  • Araştırmalar
  • Yazılar
  • Videolar

El-Adiyat Suresi

  • Abdülbaki Gölpınarlı

    1-Andolsun soluya soluya koşanlara.

    2-Tırnaklarıyle bastıkça taştan kıvılcım saçanlara.

    3-Sabah çağı, düşmanı basanlara.

    4-Derken her yanı toza, dumana boğanlara.

    5-Derken düşman topluluğunun ta ortasına dalanlara.

    6-Şüphe yok ki insan, Rabbine karşı pek inatçıdır, pek nankördür.

    7-Ve şüphe yok ki o, buna tanıktır.

    8-Ve şüphe yok ki insan, hayrına yarıyan malamülke karşı da pek düşkündür, pek nekestir.

    9-Fakat bilmez mi ki kabirlerdekiler, dışarı çıkınca.

    10-Ve gönüllerdekiler, meydana vurulup bilinince.

    11-Şüphe yok ki Rabbin, o gün, onların her şeyini bilir elbette.

  • Ali Bulaç

    1-Soluk soluğa koşan (at)lara andolsun,

    2-(Tırnaklarıyla) Ateş saçanlara,

    3-Sabah vakti baskın yapanlara.

    4-Derken, orada tozu dumana katanlara,

    5-Bununla bir (düşman) topluluğun orta yerine kadar dalanlara.

    6-Gerçekten insan, Rabbine karşı nankördür.

    7-Ve gerçekten, kendisi buna şahiddir.

    8-Muhakkak o, mal sevgisinden dolayı (bencil ve cimri tutumundan) çok katıdır.

    9-Yine de bilmeyecek mi? Kabirlerde olanların 'deşilip dışa atıldığı,'

    10-Göğüslerde olanların derlenip-devşirildiği zamanı?

    11-Şüphesiz, o gün Rableri, kendilerinden gerçekten haberdardır.

  • Diyanet İşleri Başkanlığı

    1-And olsun Allah yolunda koştukça koşanlara;

    2-And olsun kıvılcımlar saçanlara;

    3-Sabah sabah akına çıkanlara;

    4-Ve tozu dumana katanlara;

    5-Düşman topluluğunun içine dalanlara ki:

    6-İnsan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.

    7-Doğrusu kendisi de bunların hepsine şahittir.

    8-Gerçekten mala da pek düşkündür.

    9-İnsan, kabirlerde bulunanların çıkarılacağı ve kalblerde olanların ortaya konulacağı bir zamanın geleceğini bilmez mi?

    10-İnsan, kabirlerde bulunanların çıkarılacağı ve kalblerde olanların ortaya konulacağı bir zamanın geleceğini bilmez mi?

    11-Doğrusu Rableri o gün onların her şeyinden haberdardır.

  • Diyanet Vakfı

    1-Harıl harıl koşanlara,

    2-(Nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara,

    3-(Ansızın) sabah baskını yapanlara,

    4-Orada tozu dumana katanlara,

    5-Derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki,

    6-Şüphesiz insan, Rabbine karşı pek nankördür.

    7-Şüphesiz buna kendisi de şahittir,

    8-Ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür.

    9-Kabirlerde bulunanların diriltilip dışarı atıldığını düşünmez mi?

    10-Ve kalplerde gizlenenler ortaya konduğu zaman,

    11-Şüphesiz Rableri o gün onlardan tamamıyle haberdar

  • Edip Yüksel

    1-Andolsun soluyarak aşanlara,

    2-Ateş saçarak gidenlere,

    3-Sabah sabah akın edenlere,

    4-Toz koparanlara,

    5-Ve topluluğun içine dalanlara ki;

    6-İnsan Rabbine karşı çok nankördür.

    7-Üstelik buna da tanıktır.

    8-O mala çok düşkündür.

    9-Bilmez mi ki, mezardakiler ortaya atıldığı,

    10-Ve göğüslerde gizlenenler açığa çıkarıldığı zaman,

    11-Evet o gün Rab'leri onların herşeyinden haberlidir.

  • Elmalılı Hamdi Yazır

    1-O harıl harıl (savaşa) koşanlara,

    2-(Tırnaklarıyla yerden) ateş çıkaranlara,

    3-Sabahleyin akın edenlere,

    4-Tozu dumana karıştıranlara,

    5-Derken bir topluluğun ortasına dalanlara yemin ederim ki,

    6-Şüphesiz insan, Rabbine karşı çok nankördür.

    7-Ve kendisi de buna şahittir.

    8-Gerçekten o dünya malını çok sevdiği için katıdır.

    9-Bilmiyor mu ki, kabirlerin içindekiler fırlatılacak.

    10-Ve sinelerin içindekiler derlenecek.

    11-O gün Rableri onların bütün yaptıklarından haberdardır

  • Suat Yıldırım

    1-Gazilerin nefes nefese koşan,

    2-Koşarken tırnaklarıyla kıvılcımlar saçan,

    3-Sabah erkenden baskın basan,

    4-O esnada tozu dumana katan,

    5-Derken düşman kuvvetinin ortasına dalan atların hakkı için ki:

    6-Gerçekten insan, Rabbine karşı çok nankördür!

    7-Kendisi de buna şahittir.

    8-Ondaki mal hırsı pek şiddetlidir.

    9-Peki o insan, kendisinin ve malının âkıbetini hâlâ bilip anlamayacak mı?Kabirlerde olanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman, sinelerin içinde bulunan her şey derlenip ortaya konulduğu zaman,

    10-Peki o insan, kendisinin ve malının âkıbetini hâlâ bilip anlamayacak mı?Kabirlerde olanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman, sinelerin içinde bulunan her şey derlenip ortaya konulduğu zaman,

    11-İşte bilhassa o gün, Rab'leri, onların bütün yaptıklarından haberdardır.

  • Süleyman Ateş

    1-Andolsun nefesleriyle (güp güp) ses çıkararak koşan(at)lara,

    2-(Tırnaklariyle yerden) Ateş çıkaranlara,

    3-Sabahleyin akın edenlere,

    4-(Koşarak) Toz koparanlara,

    5-Derken bir topluluğun ortasına dalanlara.

    6-(Bunlara andolsun) Ki insan, Rabbine karşı çok nankördür.

    7-Ve o da buna şahiddir.

    8-Doğrusu o, malı çok sever.

    9-Bilmez mi o, kabirlerde olanlar dışarı atıldığı,

    10-Göğüslerde bulunanlar devşirildiği zaman,

    11-O gün Rabbleri onların her halini haber almış(gizli ve açık bütün yaptıklarını bilmiş)tir.

  • Yaşar Nuri Öztürk

    1-Yemin olsun soluyuşlarıyla ses çıkararak koşanlara/nefes nefese saldıranlara,

    2-Çakıp çakıp ateş çıkaranlara,

    3-Sabahleyin akın edenlere/baskın yapıp toprak fethedenlere,

    4-Derken, onunla toz duman çıkaranlara,

    5-Derken, onunla bir topluluğun ortasına dalanlara ki,

    6-İnsan, Rabbine karşı gerçekten çok nankördür!

    7-Ve kendisi de buna iyiden iyiye tanıktır.

    8-O, mal ve servet arzusu yüzünden alabildiğine katıdır.

    9-Bilmez mi ki o, kabirler içindekiler dışarı fırlatıldığında,

    10-Göğüslerin içindekiler derlenip toplandığında,

    11-Hiç kuşkusuz, o gün, Rableri onlardan iyice haberdar olacaktır.

  • ARAPÇA

    1-بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَـٰنِ الرَّحِيمِ وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا

    (vel`âdiyâti ḍabḥâ.)

    2-فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا

    (felmûriyâti ḳadḥâ.)

    3-فَالْمُغِيرَاتِ صُبْحًا

    (felmügîrâti ṣubḥâ.)

    4-فَأَثَرْنَ بِهِ نَقْعًا

    (feeŝerne bihî naḳ`â.)

    5-فَوَسَطْنَ بِهِ جَمْعًا

    (fevesaṭne bihî cem`â.)

    6-إِنَّ الْإِنسَانَ لِرَبِّهِ لَكَنُودٌ

    (inne-l'insâne lirabbihî lekenûd.)

    7-وَإِنَّهُ عَلَىٰ ذَٰلِكَ لَشَهِيدٌ

    (veinnehû `alâ ẕâlike leşehîd.)

    8-وَإِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَدِيدٌ

    (veinnehû liḥubbi-lḫayri leşedîd.)

    9-أَفَلَا يَعْلَمُ إِذَا بُعْثِرَ مَا فِي الْقُبُورِ

    (efelâ ya`lemü iẕâ bü`ŝira mâ fi-lḳubûr.)

    10-وَحُصِّلَ مَا فِي الصُّدُورِ

    (veḥuṣṣile mâ fi-ṣṣudûr.)

    11-إِنَّ رَبَّهُم بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّخَبِيرٌ

    (inne rabbehüm bihim yevmeiẕil leḫabîr.)

İçerik korumalıdır. Sağ tıklama işlevi devre dışı bırakıldı.